Koyunların traka sesleri
Havlayan köpekler ve ıhlamur ağacının kokusu
Az ilerde üç salkım söğüt altından
üç aslan başlı demir borudan
bir ordudan
emir almışçasına süngüsünü kaldıran
Allah Allah diye saldıran
o imanlı uğultu gibi fışkıran çeşmenin suyu,
Ses belki boğuk
Ama öyle soğuk ki
Üçe kadar tutamazsın elini.
köyün adı söylenen dek
uyumu anlamadım çeşmeyle pek
Köyün adı GÜMBÜRDEK.
Yani suyun sesi
Köydeki insan sevgisi ise
Dudaklarında çıkmayan bir söze dönüşmüş
Hep gülümse.
Taa ,karşıki dağdan batan güneşse
Al kızıllığını
Çeşme başındaki kızların
Utangaç bakan gözlerine at
Yanaklarına da bir damla damlat pespembe olsun.
Şimdi yatsı ezanı
Çıkınca camiden kahvede toplanır
çobanı,marabası ,ozanı.
Ben mestolmuş köy zavallısı
girince kahveye eniştemle
Kahvedeki 24 kişinin 23 ü
tek tek oturduğu masadan gülümseyerek merhaba dedi.
Hoş geldin ekleyerek.
Derken epey geçti zaman
Çay kahve derken
Bir ses yükseldi en sert perdeden.
Hoş geldiiiin ! Merhabaaaaa İ
Ben de aynı ses tonuyla merhabaaa ! derken,
Sordum Bayağı erken olmadı mı ?
Abim yarım saati atladı.
Birden kahvede 23 kahkaha patladı.
Hocam,o bizm köyün Velisi
Aynı zamanda köyün delisi.
Baktım Deliye
Gördüm gözlerinde sevgi selini
Vardım ne kadar sevgim varsa hissederek
Sıktım,sıktım elini
Dedim ki tekrar
MERHABA !
Kayıt Tarihi : 27.4.2017 07:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
OLAY ANLATILDIĞI GİBİ. Öğretmensen yaşarsın akrep gibi kendilerini sokan bu insanların içinde böylesine öyküler.
ederim
İsmail bey,
kutlarım sizi.
Selam ve
muhabbetle...
TÜM YORUMLAR (4)