Bir koşuşturmadır bizi sarmış, koşuşturup duruyoruz.
Amacımız ne, hiçbirimiz sanki bunu bilmiyoruz.
Görevini yapmaya geldiğinde son nefesimiz,
İş işten geçmek üzereyken ancak anlıyoruz.
İmkânı yok artık o zaman geriye dönüşün.
O ana gelene kadar neler yaptın, az bir düşün.
Karşılığını alacağın gün geldiğinde bütün yapılmışların,
Anlaşılır o zaman, iyi mi olacak, yoksa kötü mü ölüşün?
Şimdi otur oturduğun yere ve koy şapkası ününe!
Kabart kulaklarını senden öncekilerin sözüne.
Dinle ve algıla, anlam vermesi için hayatına.
Sakın aklından çıkarma, varır mısın diye bir dahaki güne.
Biz niye bu hayattayız hiç sorgulayan yok!
Düşünmüyoruz bile, kim ne hâlde, kim aç, kim tok?
Acaba ne zaman anlarız fâni olduğunu bu hayatın?
Topraktan geldik, illa toprağa gideceğiz bunu aklına sok!
Kimi sevdiğine kavuşamadığına yanar durur.
Kimi ben niye zengin olamıyorum diye kudurur.
Ama kimse görmez etrafındaki acıları, zulümleri.
Biz böyle oldukça bir gün o zulüm gelip inan bizi de
vurur.
Haydi durmadan devam edelim bu gaflet uykusuna.
Biz de piyon olalım bitmeyen bu çirkeflik oyununa.
At gözlüklerimizle daha ne kadar yaşarız ki acaba?
Ansızın varmak bir adım ötedeyken hayatın sonuna.
Bunca yaşananlardan bir ders çıkarır mıyız bilemem?
Eğer olursa da korkarım ki ben bunu göremem.
Gelip çattığında herkesin hesap vereceği gün,
Sizi bilemem ama ben bunun hesabını Allah’a veremem...
Şikâyetim sizden daha öte, asıl kendime.
Kalkmış aklımca öğüt veriyorum yanmalıyken derdime.
Ne yaptığımı sormak için sarınca etrafımı azap melekleri,
Bunun hesabını nasıl veririm diye ağlamalıyım hâlime...
Kayıt Tarihi : 10.9.2020 17:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!