Gönül hasret kalmış geçmişe,
Seni görünce kavuştu sevgiliye…
Bir de üstüne tıka basa özlem,
Günleri seninle oldu dolu dolu….
Kanlıca da Üsküdar’da
Kandilli’de Çengelköy’de.
Yolu düştü vakti geçti,
Gelişen Ümraniye’de…
Bakarken Bebek karşıdan,
Uçtuk gittik boğaz köprüsünden…
Rumeli Hisarı ile,
Anadolu Hisarının aşkı gibi.
Buluşma noktamız oldu,
Kız kulesinin dibi…
Boğazda gezinti,
Beyaz bir vapurla…
Aklım kaldı benim Kanlıca’da.
Beşiktaş’ı Sultanahmet’i
Unutmak imkansız.
Zaman ne çabuk geçiverdi,
Moda’da Kadıköy’de ansız…
Unutulur mu hiç Emirgân!
Kırk yıl hatırı var,
İçilen Türk kahvesinden bir fincan…
Anadolu kıyılarındadır boğazın,
Birbirinden güzel yalılar…
Sultanahmet’le Ayasofya,
Tarihten iki dost oturmuş anlatırlar!
Bu hali gören gözler,
Ecdadıyla övünürler…
Galata kulesidir el sallayan,
Onu seyreder zamana dalan…
Koca Fatih ile boğaz köprüsü,
Ayak uzatır Avrupa ile Asya’dan…
Kuğular gibi gemiler,
Boğazın serin sularında gülüşür.
Korularında İstanbul’un,
Ne bülbüller ne kuşlar ötüşür…
Sallanıyor sevgiliye burada eller,
Eyüp Sultan da dolaşır,
Hakka aşık gönüller…
Yûşa Hazretlerine kadar,
Kanatlanıp uçarlar!
İstanbul’u göklerden,
Bir başka görürler…
Dünya için İstanbul’da,
Bir başka ölünür.
Dolmabahçe boğazda,
Beyaz güller gibi görülür…
Topkapı sarayında duruyor,
Emanetlerden bir buket!
Ecdat çalışmış,
Durmamış bir saniye boş.
Seviyorsan atalarını,
Koş İstanbul’a sen de koş…
Kayıt Tarihi : 16.6.2010 12:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İstanbul'u anlatmaya yemez ki birkaç satır....
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!