korkaklar, korktuklarını öylesine deşifre ederler ki, korkmadıklarını göstermelik olarak gösterme uğruna akla hayale gelmeyecek madrabazlıklar yaparlar.
bunun tipik örneği orta çağda yapılan şatolar dır. bu şatoları yapanlar can korkusundan kendilerini daha emniyette hissetme adına bu tür yapılar yapılırken bu yapılan yapının maliyeti hiç bir önem arz etmez. çünkü bu yapıyı yaptıran azgın kendinden başka hiç bir şeyi düşünmez. şimdi bu zaviyeden bakınca o devrin koşullarını koşullarını göz ardı ettiğimiz söylenilebilir. ancak o devrin dünyası tamamen talan ve alttaki tabakayı ezme uğruna kurulu olduğundan, bu şatolarda oturanların korkaklıklarını söylemekte her hangi bir sakınca görmüyorum.
burada korkaklığın tarifini yapmadan geçmemiz mümkün değildir. korkaklık, kendi emek ve iş gücüne güvenmeden yaşamını yaşam ilkesi olarak belirleyen alçaklıktır diye biliriz.
bu gün de, bazı erkler kalacak yer bulamadıklarından dağ yamaçlarını acımasızca yarıp kendilerine korunaklı sığınaklar yapmaktalar.
ne var ki, geçmişte şatolarda yaşayan derebeylerini nasıl ki şatoları da koruyamadı ise bu gün inşa edilen güya korunaklı korunaklarda bu düzen temsilcilerini koruyamıyacaktır.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta