Gözlerine bakıp da inkar etmek Tanrı’yı,
Aklın intiharıdır, en büyük divanelik...
Sen ki; tesadüfün hükmünü çürüten,
İmkansızın ete kemiğe bürünmüş halisin.
Hangi münkir görse o bakışları,
Secdeye varır şüphesiz, imana gelir kuşkuları.
Güneşin her sabah dünyayı ısıtması yalan,
Ateşin yakıcılığı, günün aydınlığı bahane...
Gök kubbenin tek derdi, yegâne amacı:
Göz göze gelebilmektir seninle, bir saniye!
Seni görmeseydi eğer, düşer miydi yollara?
Karacaoğlan yazar mıydı o ilk güzellemeleri?
Tarih seni bekliyormuş meğer, sevmek için ezeli.
Ve gece...
O karanlık, o ıssız saltanat...
Sırf senin bakışların daha parlak görünsün diye,
İnmiştir gökyüzünden, siyaha çalarak.
O minik kalbin ki; bir serçe kadar ürkek,
Fakat içine dünyaları alacak kadar sonsuz...
Benim ve birkaç bahtiyarın tek sığınağı,
Evimizdir orası, yurdumuzdur, ocağımız.
Biz ne zaman anlarız yaşadığımızı?
Ancak sen güldüğünde, o vakit çözülür bilmece.
Sen gülünce komikleşir keder,
Sen gülünce anlam kazanır bu naçizane hece.
Sana yazılacak kelam bitmez, mürekkep kurur lakin,
Sözü uzatmak beyhude, ömür kısa, aşk derin...
Burada duralım şimdilik cancazım,
Seni sevmek için bize, daha çok zaman lazım.
Kayıt Tarihi : 17.12.2022 13:00:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!