Büyük kızım henüz iki yaşındaydı bir sabah kalktık bir baktık ki her yer bembeyaz. Gece kar yağmış bahçede en az yarım metre kar var. Hafta sonu. Bizim buralara bu kadar çok kar her zaman yağmaz. Fırsat bu fırsat, kaptım kızı dışarı çıkartıp bahçede karlara yatıracağım. Annesi önüme geçip engelliyor. İlla ki üzerine montunu falan giydirecek.
Ben itiraz ediyorum. Çocuk soğuğu iyi bir hissetsin istiyorum "Nuh,” diyor, “Peygamber,” demiyor. "Bu kadar korumacı olmak iyi değil," diyorum, dinlemiyor. " Böyle olmaz sonra çıtkırıldım olur," diyorum. "Olsun, zaten o bir kız çocuğu," diyor. "Soğuğa da alışsın, soğuğu da tanısın." diyorum. "Daha sonra alışır," diyor işi yokuşa sürüyor.
Bakıyorum olmayacak kaptığım gibi kızı doğru dışarı. Yatırıyorum karlara bir hoşuna gidiyor bir hoşuna gidiyor. Hanım bakıyor ki kızın neşesi yerinde çaresiz sesini kesiyor. Biraz tedirgin ama gülümseyerek bizi izliyor.
Büyük kızım şimdi 26 yaşında, öğretmen. Kışın en zorlu geçtiği şehirlerimizden birisinde, Erzurum'da… Okulunu da köyünü de çok seviyor. Kış ve kar ona hiç zor gelmiyor. Belki de daha bebekken karlarda yuvarlanmış olduğu içindir. Kim bilir?
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta