Koruk üzümden hasap sorar
der mi ki
ben böyle iyiydim
üzüm şaraptan
Belki de ertesi gün
yaptığından utanır ten
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
öylesine manidarki kutluyorum saygım sevgim size
Bu engin kalemi ben nasıl alkışlamıyayım? yazdıklarınız hayat denilen romanın önsözü gibiydi.Usta kaleminize o kadar çok yakışıyor ki yazmak, önünde hiç bir engeli olmayan bir aırmak gibi çağlıyor kaleminiz.Öyle doğal akıyor ve öyle duru.Şiirlerini de en az kendi kadar çok özlediğim güzel insan, siz cansınız, siz hayatsınız...sizi çok seviyorum ,lütfen kendinize dikkat edin.İyi geceler diyor ve bize sunduğunuz her paylaşımınız için sonsuz kere teşekkür ediyorum.Hepsini okuyamasam bile,fırsat buldukça sayfanızda dolaşmak, evinize sizi ziyarete gelmişim kadar çok sevindiriyor beni.Hep sevgiyle ve şiirle kalın emi...saygımla...
Merhaba sevgili Nimet Hanım...
Bu güzel şiirinizi okurken, üzüm deyince,
taa seneler önce, ilkokulda iken
dergimizde bir monolog vardı. Onu müsamerede iki
arkadaşla beraber oynamıştık.
Hâlâ unutmadım.
Şiirinizde biraz hüzün sezdim...
Belki sizi biraz gülümsetebilirim.
Sonsuz sevgiler ve saygılarımla...
Tm puan...
FINDIKLA ÜZÜM...
FINDIKLA ÜZÜM
İnsan bazen parasıyla derde girer derler ya, çok doğru, ben de kendi paramla derde girdim işte. Tanrı kimseye böylesini vermesin. (Bir yandan fındık üzüm yer) Dün kumbaramı bankaya boşalttım. Birazını harçlık ayırdım. Soluğu doğru kuru yemişçide aldım. Ne yalan söyleyeyim, kuru yemişi çok severim. Bana yemek yerine kuru yemiş versinler razıyım, hiç bıkmam. (fındık, üzüm yer.)
Neyse, uzatmayayım, manavdan kuru üzümle karışık fındık aldım. Onları evde bir tabağa döktüm. Aaaaa, bir de ne göreyim? Fındıklar birer birer yuvarlanıp üzümlerden ayrılmıyor mu? Hepsinde bir surat, bir surat…
-‘’Ayol, dedim, ne oluyorsunuz? Niçin birbirinizden ayrılıyorsunuz? Ben sizi tanıdım tanıyalı, fındık ve üzüm kardeş gibidir.’’
Kalın sesli bir fındık söze karıştı:
-‘’Sen peni yanliş tanimişsun. Ha pen Garadenizliyum. Üzüm Ege denizlu. Ben sertim, o yimuşakdur, ben gerginum, o puruşuktur.’’
Üzüm:
-‘’Affetmişsin onu sen! Ben buruşuk muruşuk değildim. Cam gibi gergindim. Çocuklar beni kışın da yesinler diye bu hale geldim. Soyumu sopumu gel de İzmir bağcılarına sor.
Fındık:
‘’İzmir nerde? Tirabizon nerde? Sen cel de penu Garadeniz gıyilarindan sor. Finduk teduğun ha ordadir anlay misun?’’
Üzüm:
‘’İşim yok da seni tâ Karadeniz kıyılarından soracakmışım. Hem sen öyle kıskançsın ki, ben nereye gitsem sen de gelirsin. Manavlar yetmez gibi, mahalle bakkallarının çuvallarına bile dalarsın!’’
Fındık:
-‘’Uy! Pen mu senu kiskanacağum? Senin o puruşuk suratunu mu kıskanacağum? ‘’
Üzüm:
‘’Suratımı değil, rengimi kıskanıyorsun, lezzetimi kıskanıyorsun, müşterilerimi kıskanıyorsun.’’
Fındık:
-‘’Ha punlari da nerden uyduraysun? Bana bak, gafamı gızdıraysun!’’
En sonunda dayanamadım:
-‘’Kesin artık şu kavgayı! Amma da geveze şeylermişsiniz haa! Ben ne demiştim size? Fındık ve üzüm her zaman kardeş gibidir. Hem siz, yan yana, beraberken kırmızı beyaz renginizle şanlı Türk bayrağımızı hatırlatıyorsunuz. Ayrılırsanız, bu şerefi de kaybedersiniz. Hadi, yanaşın bakayım, yanaşın!’’
Fındık:
-‘’Yanaşun yanaşun deysun da, ya nasıl yanaşalum da? Finduğu sağ cebine, üzümü sol cebine koymişsun. ‘’
‘’Hakkın var’’ dedim. Bir cebimden fındığı, öbür cebimden üzümü aldım. Birbirine karıştırdım. Vay sen misin karıştıran? Açtılar ağızlarını, yumdular gözlerini. Benim de artık tepem attı:
-‘’Sizi utanmazlar sizi!’’ dedim. Attım ağzıma, hepsini yedim…
(1959-1960 İlkokul dergimizdeki monolog)
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta