İnandırılmış bir Yusuf gibi
nasıl düştüm bu kör kuyuya?
Haritası yanmış bu çölde
bütün vahalar kurumuşken
Dudaklarını zemzem bilip
nasıl çölüne koştum?
Hiçbir kadına açılmayan kalbimin paslı kapılarını
nasıl sana açtım, bilmiyorummm.
Her cephede yenileceğim bir savaştı.
Ve dört kitabın dördünde haramdın sen.
Her cephede yalın yürek savaşıp
neden seni sevdim inatla?
Kuş sütü eksik sofraları
elimin tersiyle itip
neden senin kekre aşkını
gönlüme katık ettim?
Bilmedim ve hâlâ da bilmiyorummm.
Onca renk karmaşasında
neden senin rengine boyadım içimin tuvalini?
Doğduğu nehre ölmeye gelen
kızıl somonlar gibi
neden senin sularında yüzdüm?
Uçurumlardan uçurum beğenmedim de
neden gözlerimi kapatıp
senin avuçlarına bıraktım kendimi?
Kesinlikle bunu da bilmiyorummm.
Olur da bir gün
yine aşka düşerse yolum,
yine aşka tetik düşürüp
ardına dek,
yine aşka açarsam kapılarımı,
kafesinden firar etmiş bir Anka gibi
yine aşka kanat çırparsam…
Böyle körü körüne,
bir daha asla sevemem.
Bak işte bunu iyi biliyorummm.
Kayıt Tarihi : 19.9.2025 13:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!