Körleşme Şiiri - Önder Karaçay

Bu koşukta ki tüm satırlar üzerine alınanların üzerine yapışacak ve öyle kalacak.

Eninde sonunda yapışacak ve öyle de kalacak. Fanatik telaşlardan bunu anlamak mümkün.

Bu sebeple kimse üzerine alınmayacak kime söylendiği bir süre daha ortada kalacak.

Edebiyat ve düşüncenin ortak gücü böyledir.

Felç eder ve çaresiz bırakır.

İyi ve kötüyü düşünemez hale getiren düşüncedir.

Düşünce var düşünce var.

Mustafa Kemal Atatürk'ün düşüncesi insanlık adına devrim doğurdu, din ve sermaye adına sahneye çıkanlar ise yıkım!

Gün gelir bir asır süren bir ihanet bir cümleye sığar.

Fark bu kadar nettir.

Din, siyaset, sermaye ve medya ile gözü kör edilmiş bir toplumun gözünün içine gerçekleri sokun yine gözünü açamazsınız. Uyanmak ve körlüğe son vermek her insanın kendi iç çabasına bağlıdır. Dışarıdan kırılan yumurta içinde yaşam arayanı öldürür, içeriden kırılan yumurta yaşamı yeniden başlatır.

Cebap Şahabettin'in dediği gibi

✓ Körler ülkesinde görmek bir hastalık sayılır.

Domuz etini haram diye yemeyenler, başkalarının hakkını domuz gibi yiyor ve yediriyorlar.

Devrim böyledir. Yaşananların resmini söze döker ve o yarayı yaşamın içinden söker atar.

Kendi nefsinin köpeğini susturamayanlar, hakkını yedikleri ve yedirdikleri insanlara korku salarak susturmak için sürekli köpek gibi havlar dururlar.

Birileri onları tasmaları ile belirli köşe başlarına bir köpek gibi bağlar, sonra sadakat isteyerek çıkarlarına uygun havlatırlar.

Köpekliğin köpekliğini yapan şarlatanları için ise kesenin ağzını sonuna kadar açarlar.

Çünkü başkalarının kapısına bağlanmış köpekleri de kendi adlarına ürümelerini sağlarlar.

İt ürür devrim kervanı ise yolunda yürür.
.
Kurt, çakal, sansar, tilki ne kadar vahşi varsa bir araya gelip saldırdığında mahallenin tüm köpekleri bu tehdidi ortadan kaldırmak için bir araya gelirler.

İşte o gün devrim kararlılığı rüştünü ispat eder ve dönülmez bir yol olur.

O güne kadar bu koşukta yazılan gerçeklerden kim alınır?

Masallar; çocuklar uyuyana, büyükler hem uyutulana hem de uyanana kadar anlatılabilir. Masallar sadece çocuklara anlatılmaz. Büyüklere anlatılan masalların hikayesi uyutmak dışında başka niyetler ve tehditler taşır.

Toplum uyanmıyor ise utanmaya gerek yok zihniyeti suç üstü yakalandığında DEVRİM başlar.

Tarih, birbirine zıt çabaları olgunlaştırma sürecidir. Yıkım süreci hedefine ulaşamadan son buldu.

Beyin savaşları komutanının sivil yurttaş bir askeri düşünce gücü ile yıkımın karşısına Anadolu'da bir Türk fırtınası çıkardı.

O fırtına bütün dünyayı harekete geçirdi.

Yıkım bunun üzerine bir örtü çekmekte çok zorlanmaya başladı. Tüm maddi güçleri devreye soktular yine de Türk fırtınasının karşısında tutunamaz hale düştüler.

Oysa bugüne kadar yaşananlar uyarı amaçlı bir sonuçtu.

Türk fırtınası kasırgaya dönüşmeden karşı yıkım ekibi kendi sonlarını zulümlerini kendi kararları ile artırarak getirecekler.

Bu kadar açık ve net yazdığım halde buradan geri dönüş olanakları yok.

Yaşam tüm zalimlere kendi kendilerini bitirme görevi verdi.

Kendi ayaklarına ilk kurşunu 12 Eylül 2012 tarihini seçmek zorunda kalarak başlattılar. Türk fırtınası 21 Aralık 2015 tarihinde en uzun gecede Anadolu'da çıktı. 21 Ocak 2016 tarihinde bir bedel ödeterek uyarı yaptı. Canlı ölü tüm zalimlere yaşattığını yaşamadan bitmek yok görevini sırtlarına yükledi.

O tarihten bugüne dünyada ne yaşandı ise sebebi budur.

Yaşamda hiçbir olgu tesadüf değildir.

Kör olmayan her insan gerçeği yavaş yavaş görmeye başladı.

İleri de bu yazılanları başkaları da yazarak anlatmaya başlayacak.

İnsanlık ile insanlık düşmanlığının zihniyet savaşı bu.

Bu savaşı hakkı ele geçirerek güç devşiren şer değil o hakkın gerçek sahibi yine kazandı.

Kim son günlerini ipe un sererek yaşıyor?

Astarı yüzünden pahalıdır bu koşuğun. 12 Eylül 1980'de bu zulmü kim/kimler başlattı ise bedelini de onlar ödüyorlar. Ödeyecekler.

Daha fazla körleşme!