Korkutanların ve Korkusuzların Psikolojisi

✓ Yaşanan Korku Kargaşası

Ismarlanmamış satırlar alışılagelmiş düzeni izlemiyor. Korku aykırı duruşla yan yana gelmez. Aykırı duruşlar us dolu korkusuz güçtür.

Ülkemizin sürdüre geldiği kaosla düzen sınırındaki danstır konu.

Bir ucundan biraz kanırtmak gerek ki konu tam anlaşılsın.

Kaygan zeminde sürdürülmeye çalışılan köhnemeye yüz tutmuş modeller geleceğin rol modeli olabilir mi?

İsimsizlik ve kimliksizlik üreten yeni inanç sistemleri mantar gibi ürerken,
Korkmak ve susmak belirleyici olması dayatılırken!

‘Belirleyici’ kavramının yerini
‘Kargaşa’ yerine ‘Karmaşa’ aldı

Çizgisel zamanda düşünmeye alışmışlar başlangıca takılıp kaldıkları için ne zaman neye başladıklarını saptarken inandırıcılıklarını kaybediyorlar.

Yüzleşirsek bunu üretenin toplumun kendisi olduğunu göreceğiz.

Tutarsız bir çizgide korkaklara laf edip korkmak puslu bir mantıktır.

Düşünce biçimine yerleşmiş zincir tepkisi en çok korkuyu tetikler

Evrenin sonsuzluğunda korkulan ise mücadele ve o iradenin zirveye çıkış dansıdır.

✓ Korku Eşiği

Göze geliriz korkusuyla, göz göze gelemiyorduk.

İnsanlığın derin geleneği temaşanın, tefekkür ve farkında olmak olduğunu çok geç anladık.

Gelin görün ki bakamıyoruz artık, kimsenin yüzüne, yüzsüzlük yüzünden, kimsenin hali vakti yok!

Baktığımızda da baktığımızın güzel yanları yerine, tehlikeli yanlarını görmeye odaklandık.
İster istemez, istesek de baktığımız her yerde iyi ve güzel bir taraf bulamadık.

Görme duyumuz diğer duyularımızdan, daha çok uyarılması üzerine kurulu! Görsel görüntüler görgüsüzlüğü içinde kalan bir dünyada yaşamak zorunda kaldık.
İnsanlık tarihi en görsel çağını yaşarken, çelişkiye bakın ki; ilişkilerimizi öylesine üstünkörü bıraktık.

Şafak sökerken gökyüzünde karanlığı yırtan ışığa, uğruna şarkılar bestelediğimiz gözlerle, göz göze gel(e) medik!

Gözlerimiz kendinden emin baksaydı, irkilmezdik heyula görmekten!
Böylece görmekle bakmak arasındaki farkı da belki anlardık.

✓ Korkutmak Suçlu Psikolojisidir

Korku yeni korkular üretir.

Korkuyla hayatını mutlu yaşayacağını sanan her insan korkusuzca kendini korkulara teslim ederek yaşamını kendi kendine zehir eder.

Özgür doğdun özgürlüğünü korkmadan yaşaman için akıl fikir üretsin, yüreğin duygu üretsin diye verildi her insana.

Aklın ve yüreğin bir başkasının ideolojik bataklıgında çürütsün diye insana yaşam verilmedi.

Haklılığını bir fikir, bir yır bir duygu olarak çabaya ve paylaşmaya neden korkuyorsun?

Kim örtü bu korku örtüsünü senin üzerine?

Etliye sütlüye karışmam diyorsan o zaman din ve siyaset tacirlerinin emrine ne diye girersin?

Bir düşün istersen.

Korkmadan bu karanlık örtüyü üzerinden kaldırabilecek güce sahipsin.

Sadece farkında değilsin.

Yaratılışı korkusuz bir güç karşısında korku salarak varlık sürdürmenin olağan olmadığını artık korkutanların anlaması gerekir.

Söz konusu Türk ise korkutmak ters teper.

Korku salanlar yurda ve ulusa zarar vermek istemiyorlar ise korkusuz insanların çiğ gibi çoğaldığı bir güçten korkar ve o gerçek güce tabi olurlar.

Temsil güçlerin temsil edilenlere karşı meşru bir korku salma gerekçesi olması gerekir. Kimse taşkınlık yapmadan, hareket etmeden yurttaşlık hakkını savunarak soyguna karşı çıkıyor ise soyan buna karşılık korku salıyor ise biten korkutanların kendisidir.

Korku ile ilgili davranışları çıkarlar değiştirir.

Korkuları ile yüzleşen kendi yaşamını ipten alır.

Düşüncesizce toplumdan gizli çabalar ve dayatmaların içine giren temsil gücü siyasi gayretler korku ve korkusuz tutumlar ile her iki tarafta toplumu aldatabilir.

Ülkemizde bugün bunun en bariz örneği yaşanıyor.

Tek yetki iktidarın korkusu geçmiş bagajı dolu suçlar ile korku salıyor. Muhalefet suç ortağı olduğunu bildiği için korkusuz davranarak rol çalıyor.

Us durgunluğu veren tek seçenek çare Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet devrimleri diyen yurttaş olarak her iki zıt karmaşadan birlikte kurtulmaktır.

Derin acılar dil kullanmazlar gönülden konuşurlar.

Korku dayatır, sevgi umut verir. Mustafa Kemal Atatürk gibi ölümsüz devrim süreçleri sevgiden doğmuştur.

Korkutmak ceza vermekten daha tehlikeli süreçler doğurur.

Cumhuriyet Halk Partisi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi olmak istiyorsa ibb belediye başkanı partisi olmaktan kurtulacak temsil yetkisini tek adamdan alıp başka bir tek adama emperyal niyet uğruna devretmek inadından vazgeçecek ve kamulaştırma yaparak soyguna dur diyeceğiz dediği anda iktidar olur.

O zaman korkutan hizaya gelir yetkiyi devreder ve kamulaştırmayı kendi özeleştirisi olarak yapar ve soygun son bulur.

Emperyal niyetlerin de elleri böğründe kalır.

Mevcut tek adam soygunu veya oyuncu değişikliği Türk ulusu için sonuç değiştirmez soygunu devam ettirir.

♾️▪️ Önder Karaçay ▪️♾️