I.
gözüm gözüme değmeden
sabah oldu
her zaman güneş uyandırırdı beni
bu sabah ben uyandırdım güneşi
çiy taneleri kayıp düşüyor
birer birer
tomurcuklarından üstünden
horoz
karga
gece kuşu uykudayken
istirahate çekildi yarasa
gecenin bilmem hangi vaktinde
ayaklarımın altında ezilen salyangoz
üzüntüme üzüntü kattı
hâlâ kulağımda çınlıyor
o ses...
Salyangozun ahını aldım
ölümüne sebep oldum istemeden...
bir süre sonra
döndüm geriye
çoktan kömür gibi siyahlaşmıştı cesedi
ve karıncalar üşüşmüştü başına
hiçbir canlının artığı kalmıyor ortada
birinin sevmediğini
bir diğeri zevkle tüketiyor
kurdun kuşun nasibi
ayrılıyor bir kenara
insanı toprağa gömüyor insan
bıraksalar onu parçalayıp yutacaklar
kendi kaderini görmemek için
insanı toprağa gömüyor insan...
II.
elli bir yaşındayım
ak pak
saçımdan sakalımdan utanıyorum
günah işlerken.
tahta tabut
taş,toprak
ölen yiten
umurumda değildi henüz ölümü görmemişken
hiç olmadığı kadar korkuyorum ölümden
cahilken cahil cesaretim vardı
hem de çok
militanca düşünür
militanca üstüne yürürdüm korkularımın
gök gürlemesi
ayaklarımı yerden kesen rüzgar
aldırmadan içine içine yürüdüğüm karanlık
hiç bir şey çağrıştırmıyordu bir zamanlar
hele hele gölgesinden korkan insanlar
korkuları gözlerinden okunan kuru kalabalık
insanı toprağa gömüyor insan
korkularıyla birlikte
üstünde bir yığın toprak
korkusunu yenmek için
insanı toprağa gömüyor insan
Kayıt Tarihi : 14.6.2016 23:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!