21]Aksine onlar, yürürde olanlarla beyin fırtınasının olası tahmini simülasyonunu yaparlar. Toplumsal kurumlara projelenecek fizibilite edilecek, rehabilitasyonu yapılacak, önermeler olacaktan şekilleşen tavsiye ve kararlarını ortaya koymaktadırlar. İşte gelişmiş olanla gelişmemişin tartışması ve konuya bakışı, böylesine farklıdır.
Ama varsayalım ki ABD’lerinde de, bizdeki gibi bir eski uygulamaya talep olsun. Müsamaha görür mü? Orada da toplumsal bilinç ve irade, toplumsal akıl; bu istem karşısında, olayı böyle; 'canım evham yapıyoruz. Bu bir haktır. Bu türden bellek çağrıştırıcı hatırlama evhamlarından kurtulalım' denebilir mi? Bir atom bombası atılmışsa yeni bir atom bombasının eski çağrıştırıcıları hatırlaması yanlış mıdır.
Eğer atom bombası atılıyor, eski çağrıştırıcılar yaşanmıyorsa; atılan, atom bombası değildir. Yeni nesil yeni ilişki düzenli bir durumdur. Üstelik de, tekil olmayan bu türden bir egemenci soyut otoriter baskıyı ortaya koyma amaçlı sembolleşmeler; topluma ait bakış iradesi olarak, evhamla bağdaşır mı? Bu ne cüret ve aymazlık? Ki, bu bilginin, bilgisiz kılınışı olup, bilginin dezenforme edilişidir!
Şartları geçti diye, korku cumhuriyeti olmasın diye, köleci yapılanmaların, birey egemenci tutumların, ihyasına, bir haktı, bir özgür isteyişti diye bakmalı mıyız? Üstelik şartları geçti denen, korku olmasın korku yaratmasın, evham olmasın denen bir şey, niye istenir ki? Pek çok düşünsel, sosyal, insansal yaşayış; öz değişmeden var bulundurulup sürdürülebilirdir.
Çünkü bunların temeli, bilinen bir sömürü ve aldatış çıkarıdır. Bir düşünce, bir akım, bir taşıma sembolü, güncelde işlevsizleşmiş atıl kalmışsa, toplumsal güncelde taşınır istenir olması hak ve özgürlükler manzumesi içinde düşünülmez. Ancak kişilerin, kendi öznelci yaşamının, bir parçası olaraktan kılınabilir.
Bu tür akıl sapması ya da işbirlikçi tutum, bu tür edimleri, bir hak ve özgürlük görerek, TOPLUMUN NE OLDUĞUNU UNUTMUŞA BENZEYEN, üretemeyen, böylesine, boş boşuna, her akla esen tutum ve durumları, özgürlüktü, demokrasiydi diyen bir var oluşla, akortlu avaz gibi, bir mesti nazım tutmaktalar.
..
20]Toplumlar somut verileri ile hareket ediyor, galatı hisçiler soyut ve absürt çıkışla hareket ediyorlar. Bu tam bir sapla samanı karıştırma işidir. Sözüm ona, bazı aydın kesimlerce bilinçli yapılmaktadır. Toplum kendi reel yapılanış ve somutluk ilişkiliğine göre düşünür.
Soyutçu, halka ait düşüncenin gem almazlığı olanı hak ve özgürlük diye, topluma tarif etmek, bir aydın işi değildir. Olsa olsa, kışkırtıcı, işbirlikçi çıkarcı kesim tutumu olabilir. Gerici istemlerin tezahürlerini, kadınlık masumiyetini ortaya sererek, kendini varlaştırmaya çalıştığını, göremeyecek kadar illüzyondadırlar. Bu tür söylemlerle, aslında durumların mekânı da şaşmıştır.
Böyle şiraze şaşkını söylem, söyleşe söyleşe ancak kendisini ikna ederdir. Oysa hastalık varsa ve tehdit ise, tedavi sürecektir. Dün tedavi oldum diye, bugünkü tedavimizin ihtiyati oluşunu görmezden gelip bu bir vehimdir, bu bir korku yaratmaktır diyerekten, bırakılır mı? Bu bir hayati ve kaydı ihtiyattır. Bu tür savunmanın hassasiyetleşmesi de doğaldır. Bu türden yaşanmaların da vehimsel yol kazası olacak ise olur. Sistem bu oluşu dengeleyerek yeniden kararlılık düzeyine çeker. Kaza riski sizi, uçağa ya da binmekten arabaya binmekten alı koyar mı?
Ama bu kaza olacağı bilinç ve öngörüsü için de sistemlerin kendisinin hastalanmasına izin vereceği anlamına da, gelmez herhalde. Toplumlar tümelci belirim olacaklardır. Yani toplumlar, üretimin kendi ilişkileyiş örgülemesinin yasal dayanaklı oluşu içinde olacaklardır. Hayaliden tabusal olmayan, genel ve herkeste ortak olan; öznel yararcılığın gözetilirliği ile belirecek yasallığın oluşmasıyla toplumlar devinir. Kişisel, öznel,evham ve deliriyumlar, burada söz konusu değildir. Korku yaratılıyor, evham yaratıyor diye toplumcu somut bir olayı, afakî kılan bir akıl, ancak turp suyu hak eder bir akıldır.
Bunlar toplumsal otoriteyi, vehimsel saymayı psikiyatrik olaylara indirger cılızlıklardır. Sosyal öznellikler tek tip anlayışlı bilinçli öznellikler değildir. Bu yüzden her tür enfeksiyonu vardır her enfeksiyon da elbette,bir yoğun bakım tedavisi olmayacaktır. Ama en hafiten başlayacak bir tedbiri de olacaktır. Bu nedenle vehidir gibisinden sığınmalarla toplumsal olan kişi psikolojisine indirgenemez.
..
Aydınlığı,
Karanlığın içinden süzmeli.
Başlangıç, karanlığı bile
Birden bire aydınlatmazken
Kâbus çökerdi.
Bu bir sonun başlangıcıydı
Sonla, yapamayacağı yapmak
Sona yapılacağı meşrulaşmaktı
..
Tabu da aynen böyle, biyolojik uyum gibidir. Tabu kişinin kendi sosyal çevresine uyumudur. Zaman ve zeminin değişmesi içinde, tabucu izlek, körü körüne bir izlek put durumuna düşmektedir. Sosyal yapı içindeki tabucu gelişme, biyolojinin çevre içindeki gelişmesine karşılık denk düşmektedirler. Tabu insan algısının sürekli değişken işlevle bir uyumlanması iken, put bu uyumlanmaların gelip geçen, donmuş, tarihsel göreliği içinde ve tarihsel işlev ilişkisi ile kalmış halini, kullanır olmaktır.
İnsanın sosyal birlik içindeki, dışa yönelimleri, birliğin ortak yönelim kullanımına doğru açık olan bir iletişime kanalıdır. Kendi dışında değişip dönüşen bu onlarca olan sosyal tabudur noktası, totem simgesi ile birleştirilmiştir. Artık totem konuşan, konuşulan, somut noktalar kümesinin varlığıdır.
Şu unutulmasın totem kendi sosyal ortamının birleşen olgu algısı ise de, ilerideki ittifaklar içinde, ittifaka katılan her bir diğer sosyal birliklerin farklı totem anlayışları ile birlikte çoklu bir algının kendisi olacaktır.
Kutsallığın kökeninde, insan temel düzlem ihtiyaçlarının, unutma ve alışma sağlayış şekli vardır. Bu karşılanma içteki eğilimlerin, dışta kişiyi giriştirmesi ile olmaktadır. Dışta girişme yapan kişilere de dış ortamın kişilere baskısını yapan, kişiye haz elem yoğunluklu basınç yapan etkimeler yansıması vardır. Yansımaların kişide uyandırdığı hoşlanma ya da kaçınmadı hareketleri kişilerin kendisini korumadan kaynaklıdır. Bu algı etkiler kişi dünyasında olumlu olumsuz duyguların belirmesidirler.
Bu gibi uyanan duygularla kişiler davranışlarını belli ederler. Kişiler bu tür sanı kanı çıkarımlarıyla devinirler. Duygular insanda korku ve saygının kaynağı olmaktadır. İnsandaki kararlı düzeye geçişle kaygıların beslendiği alanların kesişimi; insan korku ve saygısının kaynağını tetikleyebilmektedir. Sosyal birlikler içinde bu sağlayış noktaları; yani insanın söyleşme noktaları, insan düzlemine değin doğrudan hitap eder olmalarıyla bir korku ve saygının kaynağıdırlar.
..