KORKU… KORKU… KORKU… HEP KORKU…
Çocuk yıllarımızda terbiye ismi altında
Anne, baba ve yakınlarımız korkuttular,
Okula başladık eğitim ve öğretim için,
Öğretmenlerimiz korkuttular.
Askere gittik askeri disiplin için,
Subaylar korkuttular.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Perihan Hanım yorumunuza teşekkür eder saygılarımı yollarım.
İrfan Bey yorumunuza teşekkür eder sevgilerimi yollarım.
Bülent Bey yorumunuza teşekkür eder sevgilerimi yollarım.
Teoman Bey yorumunuza teşekkür eder sevgilerimi yollarım.
Dedelerimiz korkarakmı 7 düvele meydan okudu?Onların torunları,maalesef birçoğu kandırılıyor,küçük bahşişlerle susturuluyor,cahil okumuyor sadece anlatılanlara inanıyor,araştırmıyor,gerçekleri görmüyor.O guruptakilerden güç alanlar herşeyi mübah sayıyor,kendi yalanlarına inanıyor,korktukları için korkutuyorlar.Manalı şiiriniz için sizi kutluyorum Fahri bey.
Teoman Bey yorumunuza teşekkür eder sevgilerimi yollarım.
Baskı ve zulmün tek silahı korkudur elbette...Beşikten gelenekselleştirilip gençlikte kanıksatılıp ihtiyarlıkta tabulaştırılan bir olgudur korku...Ama nereye kadar...Şiiriniz için kutluyor,saygılar sunuyorum...
Bülent Bey yorumunuza teşekkür eder sevgilerimi yollarım.
hiç de haksız değilsiniz ustam
Müslüman ülke liderlerinin ellerinde iki koz var.Biri Allah'la korkutuyorlar.İkincisi şeytanla.Bir üçüncüsü daha var. O da parayla,yani güçle korkutuyorlar.Biz şimdi korkak bir ulus olduk.Ama memleket elden gitti.Kutları öğretmenim saygılar.
İrfan Bey yorumunuza teşekkür eder sevgilerimi yollarım.
bir parça korku olmalıydı ama bu kadarı çok fazla oldu her kes evinde konuşmaya korkar oldu. oysa biz haksızlık yaptığımızda saygısızlık yaptığımızda sevdiğimiz birini kırdığımızda kaybedeceğimizden korkardık. çünkü bir kişiliğimiz vardı şimdi silik karekterler cirit atıyor piyasada.kaleme sağlık
Perihan Hanım yorumunuza teşekkür eder saygılarımı yollarım.
Belki de korku bize tarihsel bir mirastır- bunun bir dini bir ırkı bir düşünceside yoktur- hatta ben korkuya özel olarak yönetim felsefesi diyorum- kim toplumasl erki eline geçirirse - gelip uyguluyor- bu gün kü- dün kü -evelki- daha evelkiler- böylece sürüp giden bir olgu-sistemsel bir sorun- kimi az sıkar kimi çok sıkar - sonuçta hepsi ayni felsefeyi okutur ruhumuaza- yüreğinie sağlık...
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta