Nerde o serseri ıslatan yağmurları gecenin. Nerde bıraktılar yüreğimi emanet ettiklerim. Hangi ipin ucunda sallandı bedenim. Kör kuyularda çekilirken nefesim ciğerlerimden, ağzımdan çıkmasın diye ……… ……… kelamı, yıkılmayalım diye ölürken, sıcak yurdunda sevgililer titremesin diye, şimşekler bizden yana olup saldırmasın diye dağlarına umutlarının, fırtına dağıtmasın diye dalgalarını, kahverengi denizlerin, korktum. Korkarım.
Gecenin inme sessizliğinde, yasaklanmış şarkılar sızarken kulağıma, oradan alınıp işlenirken yüreğimde ki gergefe adın, susamadım. Korkumdan.
Bilmesinler diye kimsesizliğimi, terkedilmişliğimi, ağlamayasın diye bir kez daha, kaç yemini kaldırıp derin uykulardan, bir kez daha dilime döktüm. Verebileceğimi alıp verdim. Kalmayanı yaktım da, bir silemedim gözlerimden gözlerinin izini. Korktum. Korkarım.
Yalın kılıç devirlerden getirip, damıtıp sakladığım ve bu zamaneye inat, dallarında kiraz çiçekleri olsun istediğim, zamansız bir sevdaya saldığım küçük, toy, yedi taşında bir çocuktu yüreğim. Üstüne titreğim her şeydi sevdam. İncinip üşümesinden korktuğum. Ağlamasın diye, sevgili yanılıp düşmesin diye ayrılığın tuzağına, firkat çölünün ateşine yanmasın diye, elleri seviyorsa sevsin, mutluysa mutlu olabileyim diye, incinince, dağların doruklarından akın akın gelip köpüreyim diye, ahımı serdim ayaklarına, ahdimi bozdum. Silahlara yol verdim. Şanıma son verdim. Ağlamayan gözlerime geceleri nem verdim.
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız