Ters yüz edilmiş sadeliğin bohçasındaki
birikmiş gölgeler,
karaltısını kaldırıyor
demlenmiş serde,
cemlenmiş yüreklerin..
Sür, pür umarsız has’ır'ın üzerine tel tel olmuş çatlamış nar, nas tanelerini.
Beti hazana vurmuş kırık, dökük sözcükler
şerbeti olsun eğri büğrü cümlelerin,
üzerimize devrilsin eylemsizliğimiz.
Koy,
yürek taşından oyduğumuz plağa sessizliğin sesini.
Gıcırdasın,
yalnızlığımızın ağlaması deliliğimizde.
Sen, canım deli,
tüttüğünce gözlerimde çizgi dışına meyyal bakışınla,
aranda kurutulmuş güz renkli tütünleri topla da sar...
Demini aldı çatlamış nar,
kendini çaya düşürünce.
Derince,
delice,
uç uça,
ulanmış ceplerimizdeki kırık leb e lebler ile
ıslansın sarılmış tün’den cümleler.
Sen,
Sen ne güz’elsin canım deli.
İçinin uğultusunda sessizliğim.
Düşsem içine düşerim,
Sakın tutma beni.
Sana Eylül'ü getirdiğimi söyleyemem ,
yad eldeki güzüne geldim.
Eylül közünde,
yâd ederek kül eylediğimiz her bir sözü yerli,
yersiz ağladık ya içimize,
Gizledim saklı bahçemde,
gör’düğümde seni.
Kayıt Tarihi : 10.8.2022 22:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!