Kördüğüm.. Şiiri - Şair Esram

Taşlı, kayalı,karlı, yamaçlı bir kördüğüm.
Sancısı tutmuş böbrek hastası olurya?
Küllükte,hemen, hemen iki peket siğara izmaritleri.
Endişesi sarmış iki yüzlü,riyayı huy edinmiş;
Ruhu nu iblise satmış,kımıl,kımıl günahkar sürüleri...

Affetmeler,ertelenmiş,kulübenin yanından geçen,
İt yavrularıydı sadece ilgimi çeken.
Oldum olası; canciyer olamadığım;
Kişilik eksiği menfaatçi kişi gurupları...

Mektep negüzel coşku.
Sabah mahmurluğundaki uykulu ifade.
Sokak satıcılarının.Simitçilerin,sesleri.
Kapı önü çekiştirmeleri,ocaktaki taşmış süt.
Hep bildik hikayeler.Yazılan,çizilen...
Şimdi bir konu lazım,bana.
Karşılıklı,düşünerek.
Ben herkez gibi düşünemem.
Kimse üzerine alınmasın.Ben geniş değil hep,
dar pencereden bakar,ince fikirlilikle,
üretirim...

Tam anlamıyla konunun başlığı ve içeriği
hatta,hatta sonuda,kafiyeli; okurken,
okuyucuyu düşündürebiliyorsa yapıttır...

Bir kent düşünün,içinde,geçmişi
geleceği olmayan.Karanlık,bulanık derin bir,
kuyu.Aslını bulamamış,yanlız kimliğiyle,
parmak uçlarıyla dokunamamak.dili var,
konuşamamak...

Ten buz gibiydi artık.
Hastaydı belliki,ölünün soğuk gölgesi
geziniyordu adeta.Nabzı duracak gibi olur.
Nefes gırtlağında düğümlenmiş.
İç huzursuluğuyla uykusuz geceler geçirip,
bütün gün uyumak,.
çünkü uyumak tek isteğiydi...

Dert içinde,merak içinde,hüzün içinde.
Son gördüğümde penceresinden,
dışarıya bakıyordu.
Sordum adettendir.Hal hatır.
Şükür demekle yetindi...

Ellerinde gezdirdikleri cins,
birbirine hırıldayan,
İt leriyle,peşim sıra bayanların,
yolda fısıldaşmaları
ilgimi çekti.
Belliki camda selamlaştığım,
o esrarengiz kadının ismi,
Helendi.
Beş yıldır,aradığı uluslar arası firma şefi iken
fransa ya yolculuk yapar ve geriye dönmez...
Üç yıl aramadığı konsolosluk sormadığı,
elçilik kalmamış.
Ve helene gelen sadece bir telgraf olmuş.
Helen bu telgrafı okuyunca kimselere hiçbirşey,
söylemez..
Gizem dolu bu telgraftan kimselere
bahsetmemiş.
Ogün bugündür.kendini kapattığı evinde,
sessiz sedasız,yaşamaktadır.
Belliki incilmiş.Uğruna ömrünü heba
ettiği eşi kayboldu, görüntüsü vererek,
kendinden otuz yaş küçük olan sekreteriyle
ömrünün diğer yarısını birlikte
geçirme kararı almış...

Konsolosluktan gelen bilgi buydu.
Kimliğini değiştirmiş ki
arandığı an kimseler bulup hesap sormasın.
Helen 'aldatıldığına'üzülmüştü.çünkü?

Gitmeden önce vekalet verip tüm mal varlığının
satışıyla ilgilenmesi için ona rica etmişti.
Güvendiği hani öyle sıradan değil; çok değerliydi.
Helen verdi eline on beş tane kışlık ev tapusu.
Hali hazırda yedi adette yazlık.
Hayalleri ise venedikte geri kalan
ömürlerini geçireceklerdi...

Güvendiği sevdiğiydi.Güvendiği eşiydi.
İki çocuğu olmuştu.Helenin evlenip
yuva kurmuşlardı.Neyseki helen
Yavrularına vermişti haklarını.

En büyük darbe gelmişti.Eşinden.
Ve içine kapanmıştı.Yılgındı.
Kapattı kendini dünyaya.
Böylede olmalıydı...