Özgür olmak...
Bir Kuş gibi özgür...
Sıkıntıları geride bırakmak
Ve geleceğe umutla uçmak.
Rüzgarın esintisini yüzümde hissediyorum.
Ne hoş...
her gece yalnızım sanırdım.
ama hayır hayır...
yalnız değildim;
yalnızlığımla beraberdim.
Efe Muhsin balık avında
Karaburun'da...
Yunanistan'a yol alan akşam güneşini
yüzüne almış
elinde misina
Geçenlerde bir film izledim,
Çok etkilendim.
Filmler, hayallerin izdüşümüymüş,
Hayallere daldım.
İşadamı oldum,
İşçi oldum,
Soğuk bir kış akşamı, mesain biter,
Tutarsın mahalledeki meyhanenin yolunu.
'Afiyet olsun' der, girersin meyhaneden içeri.
Oturursun duvar dibindeki boş masaya.
Alıpta ufak rakını, başlarsın ağırdan yudumlamaya.
Beynimi sömürüyor herkes.
Ah keşke toprak olsam;
Bu kadar sömürülür müydüm hiç?
Evet! Otlar sömürürdü bu kez.
Ya ot olsam;
Üstün mü oldu insanoğlu, üstün mü ya da ne?
Etrafındaki herşeyi ezdi; ya da ezmeye calıştı.
Oysa yaşamının ilk dakikalarında ezilebilecek olan o değil miydi?
Ne çabuk unuttuk savunmasız bir sübyan olduğumuzu?
Ya O Yüceyi nasıl ve ne çabuk unuttuk?
Unutmadık diyorsun...
Yağmur yağdı o gece.
Yağmur damlası havadayken kendimi düşünüyordum,
Yere indiğinde ise onu...
Ey Allah'ım! Sen nelere kadirsin...
Yavaş yavaş bitti,
Keyfine vara vara...
Biten neydi?
Belki aşk, belki su, belki sigara,
Belki de hayat...
Ateş, su, hava, toprak...
Gece, yıldızlar, tam ay ve deniz...
Denizde yakamoz, ayda mehtap...
Balıkların özgürlüğüne imreniyorduk,
Dağların ardını merak ediyorduk.
Rüzgârın senfonisini dinliyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!