hayat mı bana ,ben mi hayata yakışmadım,bilmiyorum.aynı yöne bakmayı,birbirimizin zamanına sızmayı başaramadık.ben ona uzaktım o bana noksan.taşıp durdum onun boş görünen dolu bardağında.ona her yaklaştığımda azaldığımı farkettim.ondan her uzaklaştığımda ise mağlubiyetimi.güneşi güneşim olamadı.hiçbir vakit dünyanın aynı yüzünde karşılayamadık sabahı.o ay ile mehtabı meşk ederken,ben güneşin ışığı ile şarj ettim ruhumu.ben ay ışığına hüznümü defnederken o güneşin aydın yüzüne meftundu.ne aynı kaynağın suyu ile ıslandı dilimiz damağımız ne de aynı şifa ile derman buldu yaralarımız.ne o bana yaraşır bir hayattı ne de ben ona yaraşır bir yol arkadaşı.
yanılıyorum.ardarda belirsiz bir yanılma hali ile uğraşıyorum.tüm tahminlerim falso kaybediyorum
yaşama ilerlediğim yollara,inanma gücümü kaybetmek ile karşı karşıyayım.yalnızlıktan şikayet ediyorum.güneşsiz ve susuz bir fesleğenim.bir dokunuş hissetmeyegörsün dalım,yaprağım hemen soluyorum.bir mahkumiyet bir hastalık gibi yalnızlığım.
çabalıyorum inanın.sevmek ve sevilmek için.olmuyor.işte kadere olan inancım burada gösteriyor kendini.kader deyip avunuyorum.yaşamak için mecburum.bazı şeylerin üzerini örtüp sorgulamıyorum.evet korkağım.korkmaktan utanmıyorum. kalabalık çıktığım tüm yolculuklar bir yerden sonra hep yalnız devam etti.madem böyle dedim,tüm yolculuklarıma tekil devam ediyorum.varken yok saymak çok daha zordu.toprağında hükmeden çiçekler ne muhteşemdir değil mi?ama koparılmaya görsün sayılı gündür ihtişamı kurur,solar,dökülür.o manzaraya şahit olmaktansa kuru çiçekler biriktiriyorum artık.
ey kendini incir çekirdeğini bile doldurmayacak dertler ile doldurmuş cahil yüreğim !neden böyle ağır yaralar almış gibi inliyorsun?oysa daha bir el değmedi varlığına.benden başka kimse bilmiyor seni.öyle küçüksün ki öyle masum.herşeyi görüp geçirmiş bu ermiş tavırlar da neyin nesi?neyin sıkıntısı bindi omuzlarına?gerçek hüznün kaçı ile karşılaştın?
ey aklı bir karış havada avare ruhum!peki sen hangi alemlerin düşündesin?kanatların hangi diyarın varlığına hasret?neden bedenimin içinde değil sıcaklığın?ve hangi ceza ile nihayet bulur kaçaklığın? gel ! ne olur aklım;gönlümün yanına yaklaş.yorma beni.bu kaçak haller için fazla küçük fazla cahil fazla çelimsiz fazla korkağım belki.ne olur bırakma beni.iki arşın yolu yürütemeyen biçare aklım.hayat denen yolda bir sendin can arkadaşım kazançlarım kayıplarım ödüllerim ahlarım.hep sizin yüzünüzden bu yarım yamalak kalmışlıklarım aklım,gönlüm,ruhumm..her biriniz ayrı bir yolun yolcusu bense birbirinizin ardında koşuşturmanızdan kalan yol tortusu.....
işte bu yüzden sevemiyorum sizi,kendimi.aynadaki manzara memnun etmiyor beni.....ne kızıyorum kendime bir bilseniz.oysa ne dilli düdük sanırlar beni ne güçlü."erkek gibi kız " derler arkamdan duyarım her birini.bakmayın. ele güne rezil rüsva olmayayım diyedir bu dişli bu dilli hallerim.bilmezler ki yara almaktan korkacak kadar ürkeğim.hata kaldıramayacak kadar küçüktür omuzlarım ve labirentler aşamayacak kadar cahilim.
sevemiyorum kendimi aynadaki manzara memnun etmiyor beni.saçlarım düz olabilirdi belki,gözlerim daha iri mesela mavi.sonra tövbe haşa diyorum.sus diyorum kendime ne bu şimdi isyan eder gibi.böyle olmam gerekiyor demek ki.ben böyle olduğum için benim diyorum.öyle istediğim her şeyi elbet olamam diyorum.içimi dizginlemek,evcilleştirmek.güzelleştirmek dururken değişmeye mahkum şeyler için kafa yormayacağım diyorum.olmuyor yine de.sevemiyorum kendimi.aynadaki manzara memnun etmiyor beni. sonra korkuyorum onca eksikliğimden.iki yanlış bütün doğrularımı götürecek diye ödüm patlıyor.biraz daha öğrenmeliyim belki de kendimi zamana bırakmayı.ama olmuyor sevemiyorum kendimi aynadaki manzara memnun etmiyor beni...
bu sıkıştırılmış ruhtan kurtulmanın bir yolu olmalı.kapalı kapılar ardında kendimle verdiğim savaşların bir sonu olmalı artık yoruldum.kimsece görülmeyen kanayan ve asla pansuman etmeyi başaramadığım irili ufaklı yaralar edinmekten, taşımaktan... yoruldum. yaptığım,düşündüğüm her şeyin ,içimdeki uzun bir savaşın neticesi olmasından.usandım artık.tek kişilik yataklara fazla gelmekten,çift kişilik yataklarda yalnızlığıma gömülmekten yoruldum artık.hayatımın içinde;bir otobüsün içindeki ahir kalabalığı gibi sıkışa sıkışa itişe itişe yaşamaktan usandım.bir tarafım sıcaklık bir tarafım serinlik isterken ikisinin arasında eriyip donmaktan çatlamaktan parçalanmaktan yoruldum artık. birinin ak dediğine diğeri kara derken ikisinin arasında kalmaktan hep grilerin içinde kalmaktan gri gökyüzünde nefes alıp,gri denizlerde kulaç atıp gri güller gri karanfiller koklamaktan gri topraklara ayak basıp gri yağmurlarda ıslanmaktan usandım artık. ikisinin kavgalarını susturamayıp kulağımı tıkayınca etrafımda yankılanan hiçbir güzel cümleyi duyamamaktan yoruldum artık.
sakıncalı yalnızlıklar türedi etrafımda korkularımla yüzleşmenin zamanı geldi galiba.çocukluğumdan başlamalıyım sırayla gelmeliler ardı ardına.hayatıma girdikleri gibi çıkmalılar bando mızıka... ilk ne zaman düşmüştüm.ayaklarımla ilk kavgam ne zamandı bir yaş yada bir buçuk yaş... hatırlayamıyorum ama mutlaka kavga etmişimdir içimi bilmez miyim hiç.insan yedisinde neyse yetmişin de de o değil midir ?
zaman neler getirdi neler götürdü ah! kaç halimle tanıştım kaç kez öldüm kaç kez öldürdüm kendimi .öfkem kendimden çıktı daima.daha bir duvar yememiştir yumruğumu ama içimdeki çocuk öyle acınacak haldeki görmeyin derim.görmeyin çünkü insanlığınızdan utanırsınız inanın.yastayım bir süredir kahkahalarımı sebepsiz yere her sabah azalmış buluyorum karaya vuran balıklar misali karamsarlığımda son buluyorlar.ilk yardım bilgilerim onları kurtaramıyor ve zaman aşımından yitiriyorum çoğunu göz göre göre...hayatım yaşam merkezine öyle sapa bir yerdeki hiçbir yaşamsal olguya yetişemiyorum.zaman yetmiyor hayat daima bir kıl payı önümde seyrediyor.
ellerimle kavgalarım.sıcak nedir soğuk nedir canlı canlı öğreten ellerim her tene değen beni inciten ellerim .değer bilmezlerin yaşlarına mendil olan ellerim.ne silinmez kalemler tuttu bu ellerim yaşama çivi gibi kazılmış cümleler yazdı hüzünlü kalplere dostluk şifasını aşıladı sonra ne yolculuklara kara kara mendiller salladı kardeşin saçını da okşadı annenin saçını da ağlayan bir bebeğin başını da... hüzünlü kına gecelerinde körpe gelinlere mutluluk kınasını boyadı çıkmaz işaallah duası ile.ne duvaklar açtı ne kefenler kapattı ne veda şiirleri yazdı kara kaplı defterlere.kaç platonik aşkta tir tir titredi.kaç uçurum yolcusunu kavradı son bir kaç saniyede...kaç kez senin buğulu karanlığını nakşetti defter aralarına ah ellerim ah
yerle yeksan olası dilim benim .kör kuyulara düşme sebebim amansız yaralar açan hançerim sevdanın yoksulluğu ile büyüyen yetimim ahhhhhhhhhh dilim benim yayından fırlamış okum ,kökünden kurumuş dalım,tüm yalanlarıma tüm gerçeklerime ev sahipliği yapan inci mercan sandığım .kemiksiz etim hem şifam hem derdim hayattaki yankım izahım,nizamım ahlakım...bazen ahlaksızlığım,arsızlığım ,pişmanlığım,galibiyetim mağlubiyetim ahhhhhhhhh dilim benim...
ilk anne demiş olmalısın başkası olmaz ilk ahın kime düştü bilinmez ilk kez ne vakit keşke ile tanıştın ,kaç kez rengi bulanık yalanlara bulaştın kaç kez dua yolladın RABBİM e .kaç kez şükrettin elindekilere kaç kelimeden ibaretsin kime aişinasın kime yabancısın anlamadım ahhhhhhhh dilim ah
ey iki güzel kelimeyi bir araya getirmekten aciz dilim.her lüzumsuz cümlenden sonra karşımdakinden özür dileyip gönlünü almaktan bıktım artık kimse bilmiyor ki bu usanmış bıkmış hal-i tavrımın izahını.baktım anlatmak denen şeyin sonu gelmiyor ,susuyorum...öyle çok susuyorum ki birikip birikip patlıyorum deli sanıyor görenler bir yolu olmalı bu delilik halinden kurtulmanın mutlaka bir yolu olmalı...
gözlerim ,şu yaşamdaki şahitlerim .gün görmemişlerim karanlığa düşmüşlerim.nur u bilmemişlerim olura olmaza yaş düşürmüşlerim ahhhhhhhhhh gözlerim benim... bir çift ela gözü kalbe bela etmişlerim bir tel sırma saçı ölümüme ferman etmişlerim bir çift kalem kaşı yarama derman etmişlerim gülüşü de küsüşü de bilenlerim öfkeme aynam karanın en karası olanım bazen neşem bazen yasım varlığı bilenim sensin yokluğu bilenim de masumu bilenim de sensin katili bilenim de kapanmanın vakti gelmedi mi sence de ?ahhhhh gözlerim benim.....
sakıncalı kararlılıklar büyüdü etrafımda .gitmenin vaktidir diyor dilim mendil sallamaya hazır elim yaş dökmeye hazır gözüm ve elveda diyemeyecek kadar soluk yüzüm .....ahhhhhhhh şu dünyadaki kısa varlığım geri dönmenin vaktiidir şimdi al bu dünyaya emanet çığlığını göm içine sıkı sıkı ve elinle yaz mezar taşındaki o kara yazıyı
GENÇLİĞİNE GÜVENME ÖLEN HEP İHTİYAR MI
Melahat KırtekinKayıt Tarihi : 22.3.2017 14:47:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sakıncalı kararlılıklar büyüdü etrafımda .gitmenin vaktidir diyor dilim mendil sallamaya hazır elim yaş dökmeye hazır gözüm ve elveda diyemeyecek kadar soluk yüzüm ..ahhhhhhhh şu dünyadaki kısa varlığım geri dönmenin vaktiidir şimdi al bu dünyaya emanet çığlığını göm içine sıkı sıkı ve elinle yaz mezar taşındaki o kara yazıyı GENÇLİĞİNE GÜVENME ÖLEN HEP İHTİYAR MI
![Melahat Kırtekin](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/03/22/kor-lisan-lal-izah.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!