Sessizlik kapladı içimi.
Sağır,dilsiz,kör bir yaşam..
Uzaklara gerilemek misali.Ne yapmak yada neden yaşamak.Cevapsız.....
İnsanoğlu umutsuz ümitlerle yaşamaya alışır mı? Oysa ne çok ümitlerim vardı benim.Kimbilir neler hayal etmişti şu yorgun benliğim.Güneş doğduğunda baharları beklemek,yeniden doğuşu seyretmek,yeşilin huzuru,alın mora döndüğü ucsuz bucaksız çiçek bahçeleri.Unutmak hazan sarısını,unutabilmek karanlık puslu gecelerin soğuğunu.Kimselere anlatamazmış insan saçaklanmış acılarını.Bazen bir martı dostun olur, kanatlarına yüklersin hasretlerini uçarken seyredersin sadece...Bazen bir bulut, güneşin saklandığı işte şimdi geçip gidecek aydınlanacak etrafım dersin.
Ahh yanlızlık ahh.. Sen misin? beni iten kör karanlıklara...
Beden yorulmuş,virüsler sarmış düşünceleri,aynalara bakmak istemiyorum.. Bu ben değilim..Anımsıyorum çok uzaktaki kendimi.Örgülü saçlarım vardı..Oysa, şimidi örgüler boğazımda boğum boğum...Göz bebeklerine bakardım, sevdiğim canlardı o gözlerin sahipleri..Kaçırıyorum bugün bakışlarımı..Nedense ıslak buğulu bir hal aldılar..Nerede o eski kahkahalarım.,sevinç çığlıklarım.Yüzümdeki bu çizgiler ne zaman çizildi? Neden izin verdim saçlarıma konan aklara..
Bazen sitemlenirsin....Gönül koyarsın ömrüne...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hüzün dolu kelam yüreklerde sızı bırakıyor. haykırman çok hoş.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta