Yaşlı aksi bir adam kapıyı çarpar
yağmurda mahzun kalmışın ıslak yüzüne.
(Kör karanlıkta göremezsin:
“Kimsiniz?”
Belki de bir çocuğun taze açmış gözlerindeki korkudur konuşan.
Hala sıcaktır annesinin dudaklarının değdiği yer.
Kuzuları ona kadar sayabiliyordur belki daha.
Ya da korkuyordur dilsiz geceden.
Uzatsa tutar mısınız kırışmış ellerini uykuya dalana dek?
Peki okşar mısınız alnındaki çizgileri?
Kim bilir bunlar hangi oyunun izleri?
Ebe değilim!
Saklanacak bir sığınak arar kendine;
On-dokuz-sekiz,
Kapı kapanır ardından;
Altı-beş-dört,
Tıp oynar mühürlü dudakları;
İki-bir-sıfır...sıfır...
“Buradayım.” der bir oyunbozan.
Kör karanlıkta göremezsin.
“Kimsiniz?”
Belki de ilk nefesidir burnunda tüten koku:
Annesi, ki elbisesine silmiştir göz yaşlarını.
Ve gök gürültüsü -hiç de yaşlı olmayan- bir adamın hıçkırıklarıdır belki.
Lüzumsuz uzayıp giden oyunlarda kırışmıştır gözleri.
Oysa ceplerinde taşır hala bilyeleri)
Ve
çıkarıp dizer önündeki beyaz kağıda
rengarenk
Kayıt Tarihi : 25.9.2017 21:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!