Köprü, Ayı, Dayı ve Özür! ..

Öncülüğünü Ali Bayramoğlu, Ahmet İnsel, Baskın Oran ve Cengiz Aktar'ın yaptığı bir grup 'aydın' toplanır.

İnternet ortamında bir bildiri, bir 'kampanya' başlatırlar.
Bildiri çok ilginç ve saçmadır!
Ama değerli aydınlarımız, şefkatli kalplerine yenik düşerek; 1915 yılında yaşanan tehcir olayına sadece tek perspektiflerinden bakarak, bu olayda Türkler'in 'soykırım' yaptığını iddia ediyorlar ve bunun sonucunda da Ermeni kardeşlerimizden özür diliyorlar...
İşin daha da trajikomik tarafı, yukarda isimleri verilen çok değerli aydınlarımızın, kendilerini -Türk milleti adına- özür dilemeye zorunlu hissediyor olması...
* * * * *
Tuhaftır belki ama bu trajikomik olay, bana edebiyatımızda en kısa ömürlü topluluklardan biri olan Fecr-i Âti topluluğunu anımsattı...
Çok değerli sanatçıları olmasına rağmen bu topluluğun ömrü sadece bir kaç sene oldu...
En genel manâda, 'sanat şahsi ve muhteremdir' görüşünü savunan bu topluluğun sanatçıları, gerek gerçekten uzak tasvirleri, gerekse halktan kopuşları dolayısıyla 1912 yılında dağıldılar.
Zaten bu akımın sanatçılarının her biri, topluluk dağıldıktan sonra farklı yönelişlere geçtiler.
Bu topluluk (Servet-i Fünûn ve Tanzimat Edebiyatına nazaran) , edebiyatımıza pek birşey kazandırmamıştır! Ancak bu topluluğun, önemli sanatçılardan oluştuğunu da unutmamak gerekir. Bu topluluğun başlıca sanatçıları olarak Ahmet Haşim, Aka Gündüz, Ali Canip Yöntem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay'ı gösterebiliriz.
* * * * *
Neden bahsettim Fecr-i Âti topluluğundan? ..
Çünkü yukarda isimleri verilen aydınlar da bir bildiri yayınladılar. Onların bildirisi, Fecr-i Âti topluluğundan çok farklı olan 'Ermenilerden özür dileme bildirisi'ydi.
Peki Ermenilerden özür dileyecek miyiz? Ya da şöyle sorayım:
'Ermenilerden özür dilemeli miyiz? '
Sizi bilemem ama ben dilemeyeceğim. Eğer o 'çok değerli' liberal aydınlarımız, özür dileyecek birilerini arıyorlarsa, yanıbaşlarına baksınlar....
Örneğin ben, ABD'nin Irak'ta öldürdüğü milyonlarca masum insandan özür diliyorum! .. Örneğin ben, Sivas'ta yanan onlarca aydınımız adına özür diliyorum; örneğin ben, Menemen'de hunharca şehit edilen Kubilay'dan özür diliyorum! .. Hitler Almanyası'nın öldürdüğü milyonlarca Yahudi'den özür diliyorum...
Ama Ermeni kardeşlerimizden özür dilemiyorum! ..
Çünkü 1915 yılında yaşanan tehcir sırasında sadece Ermeniler ölmedi. Yüzlerce Türk de bu tehcir sırasında yaşamını yitirdi...
Peki şu durumda onlar bizden özür dileyecek mi? ..
Tabii ki hayır!
Onlar da bizden özür dilemeyecek, dilememeli! Katliam olarak değerlendirelemeyecek bir tehcir olayı yüzünden, üstelik ölenler sadece Ermeni'ler olmadığı halde özür dilemek çok yanlıştır... Bırakın yanlışı bu, üzerinden yüz yıldan fazla zaman geçmiş bir olayın ardından yapılan bir saygısızlıktır! Tarihi kaynaklara, tarihi delillere; dahası tarihin kendisine yapılan bir ihanettir! ..
* * * * *
Nedir soykırım?
1948 soykırım sözleşmesine göre soykırımın oluşabilmesi için:
'Soykırım suçunun oluşması için ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubun, salt o gruba ait olduğu için yok edilme amacının olması gerekiyor....'
Dünyanın önde gelen, saygın tarihçilerinin özetle birleştikleri nokta; 'soykırımın yapılmadığını' apaçık ortaya koymaktadır.
Şimdi Dr. Abdullah KEHALE'nin yazısından biraz alıntı yapalım ve KEHALE'nin söylediklerine bir bakalım:
'Ülkelerin ulusal meclislerinin başka bir ülke adına karar alma yetkileri bulunmadığı için, çeşitli ülkelerin parlementolarında alınan 'soykırım' tanıma kararı, siyasi nitelikte olup Türkiye'yi bağlamamaktadır. Kaldı ki böyle bir kararın alınması aşağıdaki noktalardan dolayı olanaksız gözükmektedir:

1.1948 soykırım sözleşmesine göre soykırım suçunun oluşması için ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubun, salt o gruba ait olduğu için yok edilme amacının olmuş olması gerekmektedir(bknz soykırım) . Diğer bir deyişle böyle bir grubun ne yaptığı için değil ne olduğu için yok edilme amacının güdülmüş olması gerekmektedir.
2. Soykırımın var olup olmadığını saptama yetkisi olan mahkemeler, ya suçun işlendiği yerin mahkemeleridir ya da tarafların aralarında anlaşmaları halinde görev verilebilecek bir uluslararası ceza mahkemesidir.
3. Soykırım suçunu işleyen kişiler 'tüzelkişilikler' değil yalnızca 'kişilerdir.'
* * * * *
Sonuç olarak Türkiye üzerine çok ince oyunların oynandığı görülmektedir. İsimleri verilen bu zatların yapmak istedikleri, basit bir özür kampanyasından çok farklıdır! ..
Bu kişilerin, bu bildiriyi yayımlama sebepleri, tamamen siyasi ve bürokratiktir. Kaldı ki bildirinin mimarlarından biri olan çok değerli 'aydın! ' Cengiz Aktar, amaçlarının ne olduğunu kendi ağzıyla dile getirdi:
'Cumhurbaşkanı'nın seyahati sonrasında, 1990'larda kaçırdığımız bir treni tekrar yakalamak gibi bir teşebbüs olduğu ortada. Diplomatik ilişki kurulacak belki, sınır açılacak belki. Bunlar çok önemli şeyler. Biz de bu şekilde bir tepkiye, duyguya tercüman olalım dedik'
Hepsi saolsun, tepkilerimize tercüman oldular. Evet tepki gösteriyoruz; ancak bu tepki, bildiriyi yayımlayan zatların aleyhlerine bir tepkidir!
Burada amacın ne olduğu ortadadır. Bunu herkes de görmüştür... Burada oynanan kirli oyunlara halkımız kanmamış ve kanmayacaktır...
Onlar özür bildirisinin altına imza atabilirler... Atsınlar! Ancak onlardan, ellerini vicdanlarına koyup şu soruyu cevaplamalarını istiyoruz:
'Gerçekten samimi misiniz? '
Hepimiz Ermeni kardeşlerimizin acılarını paylaşıyoruz. Tabii onlar da bizim acımızı... Ancak özür dilemek başka şeydir, acılarını paylaşmak başka şey...
Son bir söz de benden; Ruhat Mengi'nin de dediği gibi:
'Özür dileyenler adına tüm halkımdan özür diliyorum! ..'

Utku ÖZBAY
[email protected]
Kaynak: www.ineboluajans.com bu yazı, 26 Aralık 2008 tarihinde ineboluajansta yayımlanmıştır. Bütün köşe yazılarıma, ineboluajans.com adresinden ulaşabilirsiniz.