İnsanlar köprüden geçmediği zaman
Acaba köprü düşünür mü?
Çamaşır mandalını gözlerinde allayan meczubun geçtiğini
Üsküdar iskelesinin kanapelerinde güneş banyosu yapanı
Üsküdar kıyılarının ötesindeki
Kastamonu, Sivas, Safranbolu… Erzurumu.
Burada insanların içinde büyük dürbünler.
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Değerli Türk öykü, roman ve şairimizi saygıyla anıyorum...
Pek çok defalar gitmişliğim kısa sürelerle kalmışlığım vardır, ama İstanbul’u pek bilmem.Şiiri okuyunca aklıma, merhum şair sanki Karaköy, ya da Eminönü’nde Galata Köprüsüne nazır bir yere oturmuş da gelip geçenleri seyretmiş tasvir etmiş diye düşündüm.
İçinde merhumun hikayeciliğinden gelme özellikleri de barındıran çok güzel bir tasvir şiiri.Bana kalırsa sadece şiirsel öğeleri içinde barındıran bir metin değil aynı zamanda şiirdir.Çünkü şairin manzara tasvirinden anlaşılan o ki, o derece güzel tasvir etmiş ki bu manzarayı; ancak içinde olup canlı yaşayan buradaki hayatın bir parçası oradaki gelip giden insanlardan birisi olan birisi, tarafından yazılabilir.Bu açıdan şair bu şiirsel metnin bir parçasıdır.Ve şair metnin içinde olduğu bir parçası olduğu için, her ne kadar anlatıcı bir üslupla yazılsa da şiirdir, hem de güzel bir şiirdir.
Edebiyatımızda daha çok hikayeciliği ile tanınan Sait Faik aynı zamanda iyi bir çevirmen ve şairdir.Şiirlerinde daha çok Faruk Nafiz Çamlıbel ve Necip Fazıl etkisinde kaldığı söylenir.Ama ben şu aşağıdaki şiirinde sanki Nazım’ın tesirinde kalmış diye düşünüyorum, bilmiyorum yanılıyor muyum?
Özellikle ‘’Onlar ki.......’’ diye başlayan mısraları bana Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı’ndaki o Anadolu insanını şu sözlerle tarif eden;
Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
câhil,
hakîm
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.
Onlar ki uyup hainin iğvâsına
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.
mükemmel şiirsel tasvirlerini hatırlattı.Fazla söze ne hacet, şiirimizin ve edebiyatımızın geçmişi konusunda güzel paylaşımlara vesile olacak özgün bir seçim olmuş.Seçici kurula teşekkür ederim, ışıklar içerisinde uyusun usta.
kutlarım günün şiirini
herkesleri anlatmış şair...zaten sait faik kendini herkeslerde yitirmiş bir insandı...ruhları dahil insanların her konumunu harflerin dürbününden ve deklanşöründen resimleyen şair..
kalemi dert görmeyesice demek geldi içimden ama onun kalemi kadar dert gören kalem de görülmemiştir..insanları dert edinmişti kalemi onun ..
şiir yazdı mı bilmiyorum ama şir gibi yaşadığına herkes mutabık...
şiir değil zaten bu okuduğum...içinde şiirlerin hokus pokusu kaynayan , fokurdayan bir büyücü kazanı...
Dil ziyafeti...Ama şiir tadı yok.
Tam da Pehlüllük bir vakıa.Şiir misyonuyla fırlatılmamış uzaydan:))
Sait Faik büyük öykücü,dilin tadını,kıvamını bilen bir usta...Ama şair değil.
Onun öyküleri liriktir evet; ama şiiri şiir yapan temel öğeler yoktur Sait Faik'te.Tek şiir cümlesi bence:
'Dünyayı güzellik kurtaracak ve bir insanı sevmekle başlayacak her şey.'
Allah'tan gani gani rahmet diliyorum; nur içinde yatsın.
Bu şiir ile ilgili 55 tane yorum bulunmakta