Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimselere ya da yoksulluğu, çilekeşliği benimsemiş kişilere ya da her şeyi hoş gören kimselere derviş denmektedir.
Bizim köyümüzde de dervişler vardı. Çilekeşliği benimsemiş kişilerdi. Her yeniliğe 'gavur icadı' derler kabullenmezler ve sözünü geçirdiği kişileri etkisi altına almaya çalışırlardı. Evleri de, her köyde olduğu gibi okulla sınırdı. Gün gelir okul bahçesi sınırları ihlal edilir, gün gelir okulun meyveleri toplanır, zarar vermese de okulun malına sahiplenilirdi. Tavuğu, kuzusu okul bahçesinden hiç çıkmazdı. Bunlarla muhtar da öğretmen de baş edemezdi.
Bizim köyün dervişlerinin ninesi vardı. Şadiye kocana… yaralara ilaç yaptığını söylerdi. Kızgın arpa ekmeğini ensemde çıkan çıbana bastırarak beni bağırttığını hiç unutamam.
Ben ilkokul üçüncü sınıfta okurken öğretmenimiz ile birlikte uygulama bahçesine meyve fidanları dikmiştik. Yaz tatilinde biz öğrenciler bu fidanları haftada iki kez sulamakla görevliydik. Suluyorduk çünkü bizimle beraber fidanlarda büyümekteydi.
O günde her zamanki gibi ellerimizdeki kovaları su doldurarak arkadaşlarla okul yoluna koyulduk.......
.-Senin fidanını Mustafa kesmiş..
-Niye?
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
candan tebrikkkkkk
Nerden nereye geldik be hocam...
Belki anlattığınız yarıom asır önceydi.Ama hala bu anlattıklarınızın aynıyla vaki olduğu köylerimiz var.Dilimize pelesenk ettiğimiz DOĞU veya GÜNEYDOĞU değil.Karadenize doğru bir uzanın da,yokluğun ne kertede olduğunu görün.
Paylaşıma teşekkürler.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta