Konya'nın, Nasrettin Hocanın memleketine sınır tezek kokulu bir köyünde doğdum.
Uzunca bir süre fıkra anlatmayı beceremedim. (artık denemiyorum bile)
Sadece ana fikir aktarıldığında fıkra büyüsünü kaybediyor.
Tutkulu bir anarşistim.
Hoşlanmam yasaktan, duvardan, çitlerden.
Sevmeyi zor yoldan öğrendim.
Şiirlerim böyle olsun istemezdim. (tekrarlar olmadan büyü yok, sihir yok)
Her okumada kısalan edebi yazı, anlam değişmese bile sıkıcı.
Ne yapalım, elimden bir şey gelmiyor.
bir şiirle anlatılan için
ciltlerce roman niye
kelimeler varken
cümleler niye
sessizlik paylaşılabilirken sözler niye.
doğalmıdır bilmem
her çocuk yaşarmı,
şeytanı merak ettim küçükken,
parlak siyah boynuzlarını
keçi ayaklarını, sakalını
çınar gibi boyunu, kuyruğunu
zzzt-pırt
ışık, nur - karanlık
kandırıldık - sorumluluk
onur - hırsızlık
adalet - korku
bağımsızlık - esaret
Bırakıp gittin
haklısın eskidi bitti bir şeyler
anlamak dindirmiyor
göğsümdeki sızıyı
acıtıyor sensiz her nefes
biliyorum, biliyorum.
korku battaniyesidir
primat ninemizin dokuyup
örttüğü üzerimize
her yeni masalla büyür
kara çürümüş köklerini
salar benliğimize
uykusunda ağlıyorsa bir bebek.
aç yatan varsa akşamları.
olağanlaşmış, sürüyorsa zorbalık
dünyanın bir köşesinde.
sorumluluğun,
bir parçası senin.
kolay yol inanmak
yuvarlanmak aşağı
korkmak, korkutmak
zorbalık, yobazlık
yıkmak, yoketmek,
öldürmek
Eski bir sandıkta
yosun tutmuş taşlar üstüne
yontulup saklanmış
yıllarla sulanıp çoğalmış
binler olmuş emirler
gereklimi gerçekten
güzelsin
çook güzel.
bir daha bak aynaya
ve sana aç gözlerle
baktığım için
kızmayı bırak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!