Konuşma Şiiri - Sezayi Tuğla

Sezayi Tuğla
1645

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Konuşma

Ferhat gibi, dağı delmiş olsan da,
Ben haklıyım, sen haksızsın, konuşma.
Yüzde altmış oyla gelmiş olsan da,
Ben haklıyım, sen haksızsın, konuşma.

Yollar yapıp bol bol temel atarsın,
İhaleyle en yüksekten satarsın,
Diken gibi hep gözüme batarsın,
Ben haklıyım, sen haksızsın, konuşma.

Ben demişsem, o iş öyle olmalı,
Diktiğiniz pembe güller solmalı,
İnananlar, kodeslere dolmalı,
Ben haklıyım, sen haksızsın, konuşma.

Yeri gelir, vatandaşı tavlarım,
Bulanık sularda balık avlarım,
Zaman olur, ulur veya havlarım,
Ben haklıyım, sen haksızsın, konuşma.

Zorbalar hep işte böyle olurlar,
Mazlumların ahlarını alırlar,
Bir gün gelir, ektiğini bulurlar,
Kim haklıymış kim haksızmış, konuş ha!

(NİSAN 2007)

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 14:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


ZORBA DEMOKRATLAR Bazen insanoğlunun cehaletinin ayyuka çıktığını görüyoruz. Hele hele çıkarlarına ve fikirlerine ters düşüldüğü zaman, ne kadar agresif, ne kadar mızıkçı, ne kadar gülünç duruma düştüğünü kendisine anlatmak mümkün değildir. Geçmişinde başkaları için yaptığı yargı ve yorumlar, kendi şahsı mevzubahis olunca daha önceki görüşlerinin tamamen tersini savunması sık rastlanır durumlardır. Demokrasiyi dillerine pelesenk edenler, demokratik yollarla bir yerlere gelenleri yine demokratik haklarını kullandıklarını iddia ederek, demokrasiyi katletme yarışında birer militan olabiliyorlar. Nasrettin hoca kadılık yaparken, bir adam gelir ve der ki; —Kadı efendi bir öküz, bir başka öküzü boynuzuyla vurarak öldürse, bunun hukuki hükmü nedir? Hoca, gayet sakin cevap verir; —Canım, hayvan, hayvanlık yaparak bir başka hayvanı öldürmüş, ismi üstünde “hayvan”. Hiçbir cezai müeyyide gerekmez. Adam, baklayı ağzından çıkarır. —Kadı efendi, haberin olsun. Bizim öküz, sizin öküzü boynuzlarıyla öldürmüş. Haber vereyim dedim. Hoca birden değişir ve ciddi bir tavır takınarak; —Haa, o zaman iş değişti, kara kaplı kitap bakalım bu hususta ne yazıyor? Der ve raftaki mecelleye sarılır. Aynen fıkradaki gibi bizim demokrasi havarileri de kendi kafalarında oluşturdukları çıkarları doğrultusundaki mecellelerine sarılmayı bir vazife addediyorlar. Kurt, kuzuya demiş; “seni yiyeceğim”. Kuzu şaşkın, sormuş; “iyi ama neden”? “suyumu bulandırıyorsun”. “ama bu imkânsız, ben derenin daha aşağısından su içiyorum. Olsa olsa sen benim suyumu bulandırmış olursun”. Kurt; “her ne olursa olsun seni yiyeceğim” demiş. Bunun gibi “uysa da, uymasa da…” mantığı birilerinin dimağlarını dumura uğratmış. Onlar hiçbir zaman asla sağlıklı düşünemezler. Niyetleri üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olanlar, önyargılarıyla kafalarında “heyulalar” oluşturarak, paranoyak ve şizofrenik tavırlarla kendi gölgelerinden bile korkar duruma geldiklerinin farkına varamayıp, efelik taslarlar. Mezarlıktan geçerken ıslık çalanlar, kendi korkularını bir nebzede olsa bastırdıklarına inanırlar. “ben yaptım, oldu” mantığının ardından gidenler, aldandıklarının farkına vardıklarında çoktan iş işten geçmiş olabilir. Kendi yaptıkları (koydukları) seçim baralarının altında kalanlara tarih şahittir. Aynı aymazlar şimdi barajların yanlışlığından dem vurarak, barajların kaldırılmalarını isteyebiliyor. Çifte standart heveslisi ikiyüzlü insanların ve destekçilerinin hallerine üzülmek mi, yoksa gülmek mi lazım, bilemiyorum? Allah hidayet nasip eylesin.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla