Kendisine hizmet eden akrabaları ile mutfaktaydı. Eğitim ve Sağlık yönünden yararlı ve zararlı maddeleri içeren cümleleri içine atıyordu. Bu cümleler öyle taştı ki boğazı tıkanıyordu. Sesi kısılıyordu. Öfke ve kızgınlığı iki dudağının arasından sözcükler bulup, kendini ifade edemiyerek, “hayır, zaafımı kullandırmam” diyemiyordu.
Ne çok dedim dediler vardı. Pişirilen fadakar mutfağın çorbasında… Mutfakta pişirilen çorbaya tad katsın diye, içine attığı biraz gülümse kaşıkları, biraz özgürlük çatalları, biraz farkındalık kepçeleri idi.
Espri ve abartmaya çalıştığı ise tencereye yerleştirdiği, anlatmaya çalıştığı, anlaşılamayan kendisinden başka bir şey değildi. Eğlenceyi ve mizahı seviyordu. Farklı değil, farkındalık yolunda …
- “ Küçüksün. Sen sus. Hala, büyümedin. Senin konuşma hakkın yok.
İç sesi ise sessizlik yaşıyordu. Demokrasi de çareler tükenmeyerek:
- “ Konuşma hakkım yoksa, yazma hakkım olmalı.”
Aile dediği ebeveynlerine dinletemiyordu kendini.
- “ Biz aileyiz. Ayrılamayız.” diyen beyinler. Kendi seçimleri ya da geride bıraktıkları akrabaları taradından, yeni bir aile kapısı peşinde koşarken, verilen sabırsız kararlar ile açılaan yeni kapılar… her evlilik, çekirdek bir aileyi oluşturuyordu. Ardında bıraktıkları kapılar ise yabancılaşıyordu. Sıkça görülen bu kapıda yaşayanlar git gide bir yolun yolcusu da oluyordu. Aileyiz diyen beyinler, yeni aile kapıları peşinde koşarken, geride bıraktıkları akrabalarının da yaşamına karışıyordu. Kendilerine göre anlam katıyorlardı. Bilinçsizce bilinçli… Aslında geriye bırakılan bir heplik için, hiçlik şarkısıydı.
“ Biz aileyiz. Başka aileler kurarız. O’na sahip çıkar diğerlerini unuturuz. Hatırladığımızda, tekrar geri döner, masaya otururuz. Babaanne, Anne anne, Anne, Baba, Abla,Ağabey, Hala, Dayı, Amca, Teyze, Kuzen, Yeğen, Torun.”
Aile birlikteliği denilen şey: - “Paylaşım, yardımseverlik, Özveri, Saygı, Sevgi, Hoşgörü, Destek, Çare… değilmiydi ki bu beyinler birlikteliği korumak isterken şu şarkıları söylüyordu.
“ Hesaba yazacağım. Kuyunu kazacağım. İki anahtar şartım. Ev ve Araba alacağım.”… “ Mazlum çifçilerim. Donmuş tohumlarım. Taklitten uzak durun. Fikirlerinize sirke kurun.”… “ Gelecek Ne sil dir. Geçim (Siz) siniz. Gülecek gün eş tir. Seçil (Miş) siniz. (Siz) Mişsiniz.) (Biz Kimiz) .”
Süreyya Sağduyusu Diyor Ki! ...
Gerçek aileniz sizi kabul eden ve yaptıklarınıza saygı duyandır. Yanınızda olandır. Paylaşandır. Eğer, aileniz sizi anlamıyorsa ve desteklemiyor ise, size izin veriyorum. Kendinizi paylaşacağınız ailenizi bulun…
Süreyya Aktaş
Alanya 01 Haziran 2100
Süreyya Aktaş
Kayıt Tarihi : 4.6.2010 01:22:00
Kayıt Tarihi : 30.11.2020 21:18:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Süreyya Aktaş 3](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/11/30/konusan-kelebek-cocuk.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!