Konu:
bir yerlerde bir köşede
mesela resim defterimin dikey bir sayfası
sol üst köşesinde
konu iki nokta üst üste
konu yok.
orta son gibi hani
ben daha genç bile değil çocuk
neye baksam hep yeni yani
konu çok hem de
ve sen işte o sahifede
masanın üstünde
bir saksının içinde
kalın kara damarlı
kocaman yapraklarınla
orada öylece duruyorsun
elimin titreyişiyle…
kara dediysem aydınlık ve güleçsin
aklıma düştüğün yerde,
hiç koşmadın olmayacak bir hayalin peşinden
bendeniz zatıalilerinin aksine,
bitmeden, yitmeden
susuyor, duruyorsun mütemadiyen,
öyle çok duruyorsun ki
zaman da duruyor şiir de seninle,
bir selam sabahın da yok,
kalakalıyor insan içinin sessizliğiyle.
anlayamıyor konuşuyormuşum durmadan bir zaman,
ne garip söyleyemiyor ama anlıyorum şu an.
sadece hisleriyle değil düşünerek yaşamayı,
kimi durmayı da öğrenmeliymiş insan,
her şey o kadar aceleye geldi ki,
devinmeyi, direnmeyi yaşamak sandık,
durup düşünmeliydik, daha çok düşünmeli
sonra akışına bırakmalıydık sanki…
ezcümle:
sen durdun, ben koştum, döndü durdu dünya,
ah yazık!
o kadar insanlığın lüzumu var mıydı insan olmayanlara?
anlayacakmışsın gibi ne diye içlenir dururum ki sana?
fazlaca bir özelliğin de yok,
sen herkessin aslında difenbahya,
nereliydin, kimlerdendin,
neden bu kadar çok takıldım sana?
tüm aykırılıklarımıza karşın
bir benzerlik hissettim belki aramızda
veya şu zaman dilimi; delimsirek
ve gitgide insani bağıntıları eriterek
ilerleyen şu zaman dilimi çağrıştırdı seni bana,
bir şeyler yani adlandıramadığım,
bu yüzden anlamlar yüklemeye çalıştım,
olmadık manalar çıkarmaya senden
dedim ya bilemiyorum neden?
ya da biliyorum konu yok,
yok konu hiçbir şeyi konu etmezsen…
yani şimdi ben karıp dağıtsam kağıtları
sonra bakıp geriye, sana ve elime
bir çizik atsam hepsine ve yokum desem
olur
fakat sözlerimi tamamlamak da istiyorum bir yandan.
bak bu noktada yine çok uzağız birbirimizden,
sen hiç kır çiçeği görmedin mesela
kanayan sessiz
veya gülen dolu dolu bir an,
yağmurla ağlayan,
hatta ölen kederinden,
kaderinden;
çocuğum, kadınım, insanım,
hayvanım ben,
dağ, deniz, ormanım,
ve dahi türlü nebatatım,
hasılı doğayım, toprağım,
üzerinde dizi dizi, dize dize
renk renk kır çiçekleriyim,
memleketim, güzide vatanım,
çok sevdim ve gözettim
hepsine bir ömür verdim
ya sen?
hüzünlü ve kaygılıyım evet
hatta gitgide asabi ama
şu bağrıma iliştirdiğim
sarı isimsiz kır çiçeği mesela
narin, mert, umutlu
hala tebessüm ettirebiliyor
mutlu olabiliyorum bir anda
ya sen?
bir yerlerde bir köşede
unutulmuş, unutmuşsun veya
bana hatırlatmak için bazı şeyleri belki de…
kâhyanın bile işine son verdim, salt kendimleyim
bu kadar şiir yeter, belki sonra dedi keyfim
hoşça kal difenbahya.
Bekir Mutlu Gökcesu/Haziran 2023
Bekir Mutlu GökçesuKayıt Tarihi : 24.6.2023 08:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!