İstanbul, zarif bir beyefendi, ruhumuzun mimarı
Buram buram cennet kokan şehir, darüşşifa diyarı
Konstantinapol’den
Bir harap haneden bakarken gözleri
Mahzun ve melûldü
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Istanbul kadar güzel, Istanbul kadar asil bir siir, can-i gönülden tebrik ediyorum ilk tam puanimla...Kutluyorum...
Güldeste'mize hos geldiniz...
Huzurlu Cum'a lar diliyorum.
Kostantinopol'den İstanbul'a Gördüğüm
İstanbul, zarif bir beyefendi, ruhumuzun mimarı
Buram buram cennet kokan şehir; darüşşifa diyarı
Kostantinopol’den
Bir harap haneden bakarken gözleri
Mahzun ve melûldü
Sükûta mahkûm kalabalıklar dolaşırdı sokaklarında
Çürük kokuyordu tufeyli yapılarındaki sesler
Simsiyah resimler çiziliyordu yüreğine
Keder akıyordu üzerine Latin uçurumundan
Yedi tepeden bakan şehir
Sahibini arıyordu gözyaşlarıyla
İklim değiştirmeler yetmiyordu Diyarı Rum’a
Aldanışlar kaplamıştı göğünü
İnkıraz halleriydi surlarındaki koşuşturmalar
Karanlığına karışıyordu şaşkın adamlar ve adımları
Ayasofya’dan ayinler duyuluyordu
İmdat beklenirken garbın o kanlı ellerinden
Jüstinianüs yâd edilerek
Taşlar bağlanıyordu surlara
Haliç’in ağzına gem vuruluyordu yeniden
Yaşadığı gurbetti; şehirler efendisinin
Ağrıları yayılıyordu en diplerine
Nefesi tükeniyordu usul usul
Kostantiniyye kimsesiz ve sessizdi
Yorgun düşmüştü umut yolculuğunda
Yağmalanmıştı sırtındaki elbiseleri
İhtiyarlamıştı Frenk pazarında satılmayı beklerken
Şark’lı bir gencin gözlerinden kıvılcımlar sıçrarken yüreğine
Kurtuluşunu müjdeliyordu Haliç sırtlarından esen sabahın meltemleri
Şafağına fethin cemresi düşmüştü artık
Şimdi, melekler dolaşıyordu ufuklarında
Güvercinleri bir başka heyecanlıydı yamaçlarında uçarken
İstanbul, sana gelmeye değer, zahmet üstüne zahmet
Çağları kuşatan sözleriyle haber veriyor Ahmet (a.s)
İstanbul’a
Bir başkaydın o gün, duramıyordun yerinde
Seni kucaklamaya gelirken yiğitlerin
Yolların tutan kızlar, çiçekler ellerinde
Dalga dalga akıyor kapına şahitlerin
Peygamber muştusuyla yeni bir çağdır gelen
Açıldı gözlerinin üstündeki perdeler
Fetih rüzgârlarıyla yürüyen dağdır gelen
Vuslatına ellerin açacağın yerdeler
Evladı Fatihanın önünde eğiliyor
Devir devir üstüne tahkim edilmiş surlar
Molla Akşemsettin’ler bulutlarla geliyor
Cümle cihan susmuştu, sakinlemişti sular
Fethin saati çalmış, işitilen gür sesi
Tekbir sedalarıyla akar yedi tepeden
Tarihlerin hesaba gelmeyen hadisesi
Bu gün olmuş bahtiyar bakar yedi tepeden
Gördüğüm
Tek başına yeterli, şerefli bir esersin
Gözleri kamaştıran, Şark’ın ruhuna fersin
Vakıflarla bezenmiş mührü; gök kubbesinde
Nazirsiz bir şehirdir, necat bul busesinde
En güzel semtlerinde baharımı gizlesem
Eyüp’ten Üsküdar’a yıldızların izlesem
Müzeyyen duruşunla dünyanın başkentisin
Ruhlara şifa sunan manzaranın kentisin
Dervişlerin dilinde hayat buluyor kelam
Özleminle yananlar sana veriyor selam
Bir peri suretinde yalılar ve saraylar
Mehtabında gezinir sevdalı saraylılar
En ünlü ressamların rüyasına girensin
Yüz akı tarihimin burçlarını görensin
Sedef kakmalı yüzün asırlardır gülümser
Ayet ayet okunan fethini gönlüme ser
Göklerin aydınlatan kandillerin dizili
Nesilden nesile sen; gezginlerin menzili
Şairlerin ilhamı, hünerli ellerisin
Kutsiyet diyarının en görkemli erisin
Renklerin buluştuğu lale şehri; İstanbul
Aşkıyla hem hal olan hâle şehri; İstanbul
Tarihin gözlerinde her dem pak olan şehir.
Hasret çeken gönüle ferahnak olan şehir
Mehmet Yaşar Genç
Mehmet Yaşar Genç
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta