Babası Kızıl Ordu'da subay olduğundan çeşitli taşra okullarında okudu. Moskova'da yükseköğrenim görürken bir yandan da tornacılık yaptı. 1934-1939 arasında Gorki Edebiyat Enstitüsü'nde okudu. 1939'da Tüm Birlik Komünist Partisi'ne girdi. II. Dünya Savaşı'nda ordu gazetesi Kızıl Yıldız'ın savaş muhabiri olarak askerlik yaptı. Gerek cephede gerek cephe gerisindeki Sovyet insanının mücadelesini gazetesine gönderdiği yazılarda dile getirdi. Bu yazılarla Stalin Ödülü'nü kazandı. Savaştan esinlenerek milliyetçi ve devrimci görüşlere yer veren lirik ve epik şiirler yazdı. Savaştan sonra, dönemin ünlü edebiyat dergilerinden Novi Mir'in yayın yönetmenliğini üstlendi (1946-50, 1954-58) ve 1974'te Lenin Edebiyat Ödülü'nü aldı.
1975'te Türkiye'yi ziyaret eden Simonov, öldüğünde Sovyet Yazarlar Birliği'nin sekreteriydi.
Eserleri
Şiir
Nostoyaşcie Iyudi (1938; Gerçek İnsanlar)
Dorojniye stihi (1939; Yol Şiirleri)
Liriçeski Dnevnik (1942; Lirik Günce)
S toboi i bez tebya (1944; Seninle ve Sensiz)
Bir Daha Görüşmeyeceğiz - Lopatin'in Notları
Savaş Günleri
Roman
Dni i notsi (1944; Günler ve Geceler, 1973, 1990/ Gündüzler ve Geceler, 1975, 1990)
Д ы м о т е ч е с т в а (1947; Anayurdun Dumanı)
Duruzya i vragi (1948)
Т о в а р и щ и п о о р у ж и ю /Tovarişçi po orujiyu (1952; Silah Arkadaşları, 1970, 1974)
Dym oteçestva (1956)
Ж и в ы е и м ё р т в ы е /Jivıye i myortviye (1959; Yaşayanlar ve Ölüler, 1967, 1975)
С о л д а т а м и н е р о ж д а ю т с я /Soldatemi ne rezdayutsa (1964; İnsan Asker Doğmaz; 1969, 1979)
Oyun
И с т о р и я о д н о й л ю б в и /Istoriya Odnoi Liubvi (1940; Albayın Aşkı, 1974)
П а р е н ь и з н а ш е г о г о р о д а /Paren iz naşevo goroda (1941; Bizim Kentten Bir Delikanlı)
Р у с с к и е л ю д и /Russkiye Iyudi (1942; Ruslar)
П о д к а ш т а н а м и П р а г и /Pod aştanami Pragi (1946; Prag'ın Kestane Ağaçları Altında)
Р у с с к и й в о п р о с /Russki vopros (1946; Rus Sorunu)
Dobroe imya (1953; İyi Bir Ad)
Çetvyorti (1962; Dördüncü)
Д в а д ц а т ь д н е й б е з в о й н ы (1972; Savaşsız Yirmi Gün - Lopatin'in Notları)
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!