KÖMÜR OCAKLARIN DA FACİALAR BİTMİYOR,
Kuşlar cıvıl- cıvıl ötmüyor yine bu sabah da,
Çiçekler, güller solgun, bülbüller suskun.
Çocukları, hanımları ağlaşıyorlar,
İşçi babaları ya topraklar ya da sular altında can verende,
Yüzleri utanmaz, vicdanları taşlaşmış sızlamaz,
Siyasiler pişkin mi pişkin, arsız mı arsız, hırsız mı hırsız.
Ne Allah’tan korkuları, nede kullardan utanmaları kalmış,
Ar damarları alınmış cümlesinin.
Her gün içimizde umutlarımız çöker oldular,
Ne hallere düştü vah benim teröre teslim edilen memleketim!
Kaderlerine terk edilen vatandaşlarım.
Sefalet çeken, ayakları yalın anaların ellerinden,
Öksüz kalan sırtları çıplak ağlayan çocukları,
Yakalayıp-yakalayıp,
Açlıktan çöken avurtlarından öpesim gelir.
Yıldızlar ışıklarını salmıyor,
Ay dede gülücükler göndermiyor ülkemize.
Birer- birer kayıyorlar karanlık geceler yeryüzüne,
Maytaplara dayanmadı çoban yıldızı belli ki yasta,
Toplayıp-toplayıp, kayan yıldızları,
Yerlerine yeniden takasım gelir
Ceplerinde haçlıkları olmayan çocuklar aç ve üzgün,
Uçurtmalarını gökyüzüne gönderemiyorlar,
Her öksüz çocuğa bir uçurtma almalıyım,
Ellerinden tutup birlikte göklere uçurasım gelir.
Niçin hiç kimsenin sevinci, neşesi kalmadı ülkemizde?
Niçin parklarda el- ele, omuz-omuza korkusuz oturamıyorlar,
Oğlanlar kızlar? Sevgililer? Yaranlar?
Dokunsan ağlayacak nemli, ıslak gözleri pınar-pınar,
Gelecekleri karanlık, düşleri umutsuz diye,
İndirilen, yakılan Türk bayraklarını mendil yapıp,
Kan yaş akan gözyaşlarını silesim gelir.
Siyasileri doyuramıyoruz, yoksulum, işçim, emeklim aç,
Her gün daha çok çalıyorlar alın terlerimizden,
Parklar, bahçeler, ormanlar, korular, koylar,
Anılarımızdı birer- birer çaldılar, talan ettiler,
Nice yaşlı insanlarımız yorgun, bezgin, korkak,
Kesilen ağaçların altlarına oturup çaresiz ağlıyorlar,
Yanlarına oturup birlikte ağlayasım gelir.
Çöken tüm maden ocakları, bizlerin içindedir,
Her gün ineriz karanlık, loş, derin kuyulara,
Kısmet çıkarmak, ekmek paramızı kazanmak için.
Alın terimiz, göz nurumuz sofralarımızda olsun,
Çocuklarımız kul hakları yemesinler diye.
Helal kazançlarımızla karınlarını doyursunlar,
Gelecekte bizlerden utanmadan yaşasınlar diye.
Başları dik, onurlu bir yaşam, bir yudum mutluluk için,
Kuyulara birlikte inip, kuru ekmeklerinin yanına,
Bir baş kuru soğan koyasım gelir.
Nerede bir maden ocağı çökse,
Yoksul işçilerin acıklı çığlıkları, hikayeleridir.
O çığlıklar, o hikayeler bizlere yabancı değil.
Bizim Ahmet’in, Mehmet’in, Ali'nin, Veli'nin dir.
28 EKİM 2014
FAHRİ BULUT RIZAZADE.
Konya'nın Karaman ilçesinde Ermenek kömür Ocağını 28 EKİM GÜNÜ su bastı,
18 işçimize mezar oldu. Zonguldak’ta, Elbistan'da Soma' da, Ermenek’de ölen işçiler için, biz vatandaşlar ulusça üzülürken, AKP iktidarının reysi cumhuru Recep Tayyip Erdoğan Fıtratlarında var dediler. Çalışma bakanı Faruk Çelik’de iyi öldüler dediler.
Kayıt Tarihi : 3.11.2014 19:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Konya'nın Karaman ilçesinde Ermenek kömür Ocağını 28 EKİM GÜNÜ su bastı, 18 işçimize mezar oldu. Zonguldak’ta, Elbistan'da Soma' da, Ermenek’de ölen işçiler için, biz vatandaşlar ulusça üzülürken, AKP iktidarının reysi cumhuru Recep Tayyip Erdoğan Fıtratlarında var dediler. Çalışma bakanı Faruk Çelik’de iyi öldüler dediler.
Canı yanan ocağı sönen insanları ne teskin edebilir ki.. Gencecik insanların nefesleri tükenirken ne söylenebilir acı karşısında..
İsyan etmemek mümkün mü..
Duyarlı yüreğinize sonsuz saygı ile.
Her gün daha çok çalıyorlar alın terlerimizden,
Parklar, bahçeler, ormanlar, korular, koylar,
Anılarımızdı birer- birer çaldılar, talan ettiler,
Nice yaşlı insanlarımız yorgun, bezgin, korkak,
Kesilen ağaçların altlarına oturup çaresiz ağlıyorlar,
Yanlarına oturup birlikte ağlayasım gelir.
------Hocam kanayan yaramıza parmak basmışsınız ,çok duyarlı bir konu ve bu sorunumuzu toplum olarak çözememişiz. ,siyasecilerin bakışları , yönetimi kısa kalmış bu sorunu çözmeye ,kutlarım çok güzel bir çalışma saygılar.
TÜM YORUMLAR (4)