Aynur Uluç - Kömür Madeninde Bir Kadın - ...

Aynur Uluç
498

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Özet: Beklenen bir depreme hazırlanmak ancak bizlerin bilgilenmesi ile mümkün. Bu amaçla bir araya gelmiş insanların oluşturduğu bir gruptaki tek kadın eleman bendim. Eğitim İstanbul’da başladı. Zonguldak Armutcuk’ta devam ediyordu. Orada madene indik hep beraber. Yıkansak da gözümüzde iki gün varlığını sürdüren şey sadece sürme değildi. Yer altı şehrinin görüntüleri kazınmıştı zihnimize. Belli ki bu görüntüler çok daha uzun zaman kalacaktı girdiği yerde. Ve elbette bir yandan eğitim devam ediyordu.

EĞİTİM GÜNLERİNDE BİR KADIN- III

Madene inişten sonraki gün tamamen pratik çalışmaya ayrılmış durumda. Kocaman bir çadır kuracağız. Ve sırada enkaz çalışması var. Gerekli tüm alet edevatı kullanmayı birebir öğreneceğiz. Demir kesmek için olan o koca aleti ona hakim olarak kullanmakta çok zorlandım. Gerçekten kas gücü gerekiyor. Her bir parçası başka yere dağılmış bir sahra çadırını yap-boz oyunu çözer gibi uğraşarak kurmaksa tüm günü aldı. Önce kurup sonra sökerek parçaları tek tek tasnifleyip, ambalajladık. Olası bir depremde bunları yaşarken düşünmek bile istemiyorum bizi. Öylesine karmaşık ki şu anda bile her şey, olması gerekenden. Gün sonunda kocaman kütükleri aşağı taşımaya sıra gelince “ istersen sen bu bölüme katılma” denmesine rağmen iki üç kütük de ben taşıdım. Taşınan mesafeyi hatırlayınca şu anda nasıl yaptığıma şaşırıyorum.
Misafirhaneye dönülünce oluşan manzara hep aynı. Her gün eğitim dönüşü bizimkiler, hemen futbol maçına başlıyorlar. Bu ekipte bir de kadın var diye bir gün olsun, düşünün ya. Eğitim sonrası zamanlarda yalnız kalmaktan çok sıkıldım. Akşam da zaten program belli. Lokâlde kağıt oynama muhabbeti. Orada tanıştığım ve bize oldukça sıcak davranan bir aile var. Ulaş onların oğlu. O kadar yanımdaki her zor zamanımda, onu tanıdığıma seviniyorum. Daha önce tanımadığım bir kişinin varlığından güven almak duygusu ise oldukça hoş geliyor bana. Zaten Ulaş olmasa yanmışım. Gece bir yerden dönüşte lokâlin olduğu mevkiye gelince içeri giriveriyor bizimkiler. Görünen o ki; onlar için benim kendi başıma o karanlık ıssız yolda lokâlden misafirhaneye kadar nasıl gideceğim hiç önemli değil. Bilmiyorum kızmalı mıyım, kavga mı çıkarmalıyım bazı şeyleri anlatmak için. Bu tür ince ayrıntıların önemini düşünmek için önce bir süreliğine kadın olup, sonrasında erkek olmak lâzım belki de.
Kütük taşıyıp durduğumuz gün misafirhaneye dönüşte yalvarıyorum resmen arkadaşlara; “ hadi deniz kıyısına inelim” diye. Futbol maçı yapmaktan daha cazip bir şekle büründüremiyorum teklifimi ki; yalnızca Kadir, Ulaş ve ben iniyoruz aşağı. Nasıl güzel bir doku. Renkler birbiriyle dans ediyor sanki. Doğa olarak Karadeniz’in kendine has tüm özelliklerini bünyesinde toplamış buralar. Yeşil, elinde ne imkân varsa torbasına derlemiş ve burada ortaya dökerek renk skalasının sergisini açmış gibi. Kara bölümünün yürünebilir son noktasına gelindiğinde Kömür İşletmeleri’ne ait raylı bir sistem çıkıyor karşıma. Bu vagonla deniz kenarına inilebiliniyor ancak. Vagonların biri inerken diğeri yukarı çıkıyor. Yaklaşık olarak beş yüz metrelik dik bir iniş bu. Aşağıda dalgalar Karadeniz’in bilindik azgınlığında kudururken yeşillikler içinde yol alınarak denize doğru yapılan bu yolculuk, adrenalin yükseltmek için oldukça uygun bir yer.

Tamamını Oku