Kömür Gözlüm Şiiri - Ozan Çağlar

Ozan Çağlar
71

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kömür Gözlüm

Kömür gözlüm…
Bu sana belki de
beş yüzüncü çığlığım.
Duymuyorsun değil mi?
Yok yok duyuyorsun da,
Umursamıyorsun.
Peki. Öyleyse öyle.
Pantolonumda kireç tutan
Beyaz tortu var ya,
3 yıldır yapışıp kaldığım
tahta bankın eseri.
O bank artık seni özlemiyormuş.
“Bende seninle bekledim,
Sen ağaç oldun da,
Ben zaten ağacım”
diyor.
Sonra trenlerle konuşuyor bazen.
Gelip geçen,
Kimi zaman hasret eriten,
Kimi zamanda hasret çektiren
Yaşlı kara trenlerle.
Onlara soruyor;
“Haber Var mı? ”
“Görmedik” diyorlar.
“Çok hasret, çok vuslat gördük.
Gönle giden, gönülden giden,
Ve hatta ölüme giden…
Ama o habersizi görmedik” diyorlar.
Sonra şehirlere gözüm takılıyor.
Gelip geçen trenlerin üzerine kazılı şehirlere…
Bazen bir ufak şehirden,
bir metropole uzanan raylar üzerinde
gidiyor ihtiyar Külçe.
Hangi şehir? diyorum.
Hangi şehir kabul etmez ki bir kişiyi daha?
Onlarca, binlerce kişiyi barındıran,
Şu koskoca Ankara'mı dar geldi sana ha?
Sonra bir rüzgar esiyor ılık ılık
Ankara Garı'ndan.
Başımı çeviriyorum, kokun gelir mi diye?
Yok…
Paslı tekerin, parlak rayda giderken
Çıkardığı keskin amonyak kokusu bu.
Yani yine aynı koku.
Alıştım şimdilerde bu kokuya.
İlk zaman burnum isyan ediyordu,
Şimdi alışkanlığım oldu.
Bilmem kaç tren geldi geçti.
Kaç ses çınlattı kulağımı.
Kaç tren korkuttu beni.
Yok yok sen beni bu kadar
kimsesiz bırakmazsın.
Bırakmazsın değil mi ha kömür gözlüm?
Koskoca Üç yıl
boşuna beklemedim seni değil mi?
İnsanlar gelip geçiyorlar buradan.
Hepsinde ayrı bir heyecan,
Ayrı bir hüzün ve bekleyiş belki.
Ama aynı olan şey,
Bana acıyla bakmaları.
Aldırmıyorum artık.
Çocuklar beni görünce
annelerinin arkasına saklanıyor.
İnsanlar karşımdan gelirken,
Yolunu değiştiriyorlar.
Kimi ise burnunu tutuyor,
Tiksintiyle bakıyorlar bana.
Sen hiç öyle bakmazdın…
Kar yağmamış saçlarımın arasına
Parmaklarını sokup,
Başımı göğsüne çekerdin.
Koklardın saçlarımı, bende seni…
Gözlerimin içine bakıp,
“Ölürsem beni gözlerine gömsünler” derdin,
ben de sana; “Kömür gözlüm” derdim.
Gençlik Parkı şahitlik ederdi
vurgunluğumuza.
Yok, yok böyle olmayacak.
Sen bana gelmiyorsun ya,
O halde ben geliyorum Kömür gözlüm.
……
Havada kararmaya başladı.
Ayakkabımın altı delinmiş,
yeni fark ettim,
soğuk raylara değince tabanı.
Yürüyorum bak ağrıyan dizlerime rağmen.
Seni götüren lanet trenin yolundan,
Bende sana geliyorum kömür gözlüm.
Kulağımda hala sesin çınlıyor biliyor musun?
O narin, nazik, buğulu sesin.
Hoşça kal'ına alışamıyorum…
Peki onu bölen kahrolası sirende neyin nesi?
Kulağımı kemiriyor.
Sus, sus be lanet!
Hava karanlık…
Ya karşımda doğan güneş de neyin nesi?
Yaklaşıyor çığlık çığlığa.
Ah be kömür gözlüm, ne vardı gitmeseydin?
Beni öldürmeseydin…
Bu insanlar neden el sallıyorlar bana?
Bir şey mi anlatmaya çalışıyorlar?
Koskoca üç yıldır
farkımda olmayan,
umursamayan insanlar?
Şimdi neyi umursuyor?
Ya bu ses, bu güneş?
Neden bana koşuyor?
Yoksa sen misin o gelen ha?
Yoksa seni benden götüren raylar,
Tekrar geri mi getiriyor?
Bak, kapattım gözlerimi,
Açtım kollarımı,
Seni bekliyorum.
Gel! Kömür Gözl……………………..
....................................................
Bir yolcu;
-Koşun yetişin, Trenin altında kaldı zavallı!
Yaşlı teyze;
-Ben yıllardır görürüm burada garibi, zararsızdı...
Simitçi Vahit;
-Sevdiği terk etmiş 3 yıl önce, daha da gelmemiş.
Çaycı Arif;
-Okumaya gitmiş, orada rahmetli olmuş kızcağız.
İnandıramamışlar oğlana.. Buraya düşmüş garip
…….

2010

Ozan Çağlar
Kayıt Tarihi : 18.2.2011 21:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ozan Çağlar