Aynı bina içinde ne ben varım nede siz
Tıpkı ölüler gibi yaşayan komşularım
Size ölü derimde ölüler olur sessiz
Oysa her gün her zaman ayak sesi duyarım
Hele ayak sesleri kapıma yaklaştıkça
Komşu diye kapıma vuracaklar sanırım
Üzülürüm o sesler git,git uzaklaştıkça
Boş hayal kurdum diye kendimden utanırım
Ümidimi yitirmem bayramları beklerim
Hazırlıklar yaparım komşular gelir diye
Sonunda anlarım ki boşadır emeklerim
Şu zavallı yüreğim üzülür ölesiye
Bu mekan hepimizin geçici mekanıdır
Biliniz ki komşular bugün var yarın yokum
Benimkisi sadece insanlık isyanıdır
Öldüğümden haberdar edecek sizi kokum
Kayıt Tarihi : 13.12.2009 14:01:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selâm veren insanlar bile artık tanıdıklarına selâm verseler de hâl ve hatır sormaları da aleladeleşerek kalıplaşmış kelimelerden ibaret üç-beş cümle ile geçiştirmektedirler bu sohbetlerini… Yoksa onun hatırını ve nasıl olduğunu sorması dertli ise derdine çâre bulması, borçlu ise borcunu ödemesi için değildir. Yalnız kalan insanların kendi korkuları içerisinde ruhi haletleri bile değişmektedir. Yalnız kalma korkusu kişileri toplumdan soyutlayarak kendi halinde yaşayan vurdumduymaz bireyler yapmaktadır. Bu ise toplumsal saygının ve kaynaşmanın yegâne olumsuz etkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu büyük şehirlerde yaşayan insanlar daha yakînen göreceklerdir.
Adem Ulutaş ağabeyimizin bu şiiri de bu toplumsal yabancılaşmaya değinmektedir.
“Aynı bina içinde varlığımdan habersiz”
Derken bir gerçek ifade edilmektedir. Aynı binada yaşayan kimseler komşularının dahi ismini bilmemekte. Anadolu kültürü ile yoğrulan bir kimse ayak sesi ile eski günlerdeki gibi komşularının ziyaret edeceklerini vehmederek kulağını kapıya kabartmakta, ancak gittikçe uzaklaşan ayak sesi onu yalnızlığa iterek bir hayal kırıklığı yaşamasına sebep olmaktadır.
Bu şekilde yaşamak şâiri komşularına: “Tıpkı ölüler gibi yaşayan komşularım” diyecek hale getirmektedir. Gerçekten bu kimseler hayattadırlar ancak komşusunun derdi ile dertlenmeyen sevinci ile sevinç duymayan gördüğü zaman selâm vermeyen bu bireyleri ölüden farlı kılan neyi vardır? Böyle kimseler tıpkı meyyit-i muharrik gibidirler. Hareketleri vardır ancak hareket eden kimseler bir ölü kadar duyarsızdır çevresine:
“Size ölü derimde ölüler olur sessiz” mısraı bunu ifade etmektedir.
“Hele ayak sesleri kapıma yaklaştıkça
Komşu diye kapıma vuracaklar sanırım”
Bu dizeler gerçekten zamanımız insanının ne kadar akraba ve komşuluk haklarına duyarsız kaldıklarının bir belgesi konumundadır. Oysa İslam dinin müntesipleri ve Türk Kültürünün temsilcileri olarak biz böyle değildik. Şimdi ise bütün bu olumsuzluklardan utanır bir hâle geldik.
“Üzülürüm o sesler git,git uzaklaştıkça
Boş hayal kurdum diye kendimden utanırım…”
Hz. Aişe R. Anha'dan rivayet edilen hadis-i şerifte Rasülullah (S.A.V.) :
'Cibril bana komşu hakkını o kadar çok tavsiye etti ki, neredeyse komşuyu komşuya vâris kılacak zannettim.' (Buhârî, edep 28; Müslim, birr 140,141; Ebû Dâvûd, edep 123; Tirmizî, birr 28; ibn Mâce, edep 4; Müsned N/85,160...) 'Vallahi mü`min olamaz! (üç defa) Kim, ey Allah`ın Rasûlü? Şerrinden komşusu emin olmayan kişi' (Tirmizi, ahkam; 18; Müsned I/235, 303, 313) 'Ebû Zer! Çorba pişirdiğinde suyunu bol koy ve komşunu da gözet (Müslim, birr 142,143; Dârimî, at`ime 37.) Diyen bir Peygamberin ümmeti; “Ana babaya yakın akrabaya, yetimlere, muhtaçlara, kendi çevresinden olan komşulara; uzak komşulara, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve elinizin altındaki hizmetçi ve işçilere iyilik yapın ve iyi davranınız.” (Nisa: 4/36) diye yol gösteren Allah’ın kulları olarak nereye gidiyoruz?
Şâir ne güzel demiş:
“Bu mekân hepimizin geçici mekânıdır.”
Biliniz ki komşular bugün var yarın yokum”
Evet, bugün varız ama yarın yokuz! Allah’ın huzuruna çıktığımız zamanda bunlardan sorulacağız. Sanki bu dünya da ebedi kalacağız. Ahret bize çok uzaklarda, ölüm gerçekliği tartışılmayan bir hakikat olduğu halde emellerimiz bizi onu düşünmekten alıkoymakta. Kokuşmuş dünyanın çarkları arasında yavaş yavaş hem İslamî kimliğimizi ve hem de Türklere has olan misafirperverliğimizi kaybetmekteyiz.
Dilerim yalnız bir kuytu köşe de ölüp de hiçbir kimsenin değer vermediği ve öldüğünü de ancak kokusundan anlayacak kadar yalnızlaşacak kadar kötü bir duruma gelmeyiz. Ama ne yazık ki büyük şehirlerde bu korktuklarımız başımıza gelmekte. Nice kimseler yalnız bir kuytuda hayata gözlerini yummaktadırlar. Çünkü madde toplumu olarak mânâ ve mevhumundan bihaber yaşamaya yavaş yavaş da olsa alışmaya başladık.
Şiir mânâ olarak güzel olduğu kadar şiir örgüsü olarak da güzel. Kâfiyeler yerli yerinde. Kâfiyelerde eklerden faydalanarak çok güzel bir ses benzeşmesi/aliterasyon yakalanmış. Bu da okurken insana haz vermektedir. 7+7= 14’lük hece vezni ile yazılan şiirin, ilk bent son mısraı bir hece eksik olmuş. Şâirimizin tekrar gözden geçireceğinden eminim…
Tebrikler Adem üstad.
Selâm ve saygılarımla…
TÜM YORUMLAR (2)