Okulda derse girdim. Namık Kemal’in “Zavallı Çocuk” adlı eserini işleyeceğiz. Önce bir yoklama yapayım dedim. Tembel bir çocuğa Namık Kemal’in kim olduğunu sordum. Dudak bükerek, “Adı yabancı gelmedi hocam. Görsem tanırım” demesin mi!
“Ne yazık ki göremezsin. Uzun yıllar önce öldü” dedim.
Delikanlı üzüntüyle başını salladı:
“Allah rahmet etsin!”
Bir başka öğrenciyi kaldırdım. Namık Kemal’in hangi eserini işleyeceğimizi sordum. Bir cevap veremedi. Oysa birkaç gün önceden konuyu hazırlamalarını söylemiştim. Hayırsever bir arkadaşı eğilerek, “Zavallı Çocuk! Zavallı Çocuk!” diye fısıldayıp kopya vermeye başladı ama bunu duymayan zavallı çocuk put gibi duruyordu hâlâ.
Gülerek şöyle dedim:
“Arkadaşın seni ayıplıyor, sana zavallı çocuk diyor bak.”
Bir karanlık geliyor yokluğunun ardından
Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum
Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından
Yetişir bunca keder, bunca elem diyorum
Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki
Devamını Oku
Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum
Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından
Yetişir bunca keder, bunca elem diyorum
Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki