Birikim gibi kolektif bir alan etkisi ortaya çıkana kadar El; “Mülkün sahibi benim” demedi. “Ben mülkümde dilediğime dilediğim kadar veririm” demedi. Dilediğime de kıt veririm. Dilediğime de hiç vermem” demedi. Bu cümleleri söylenene kadar hemcinslerimiz ne gökte uçana ne yerde kaçana ne denizde yüzene benim demiyordu.
Fırsatını bulduğunda orada burada avlanıyordu. Ot, kök, meyve, kurtçuk, böcek vs. topluyordu. Ne ödünç alıp, ödünç veriyordu. Ne borç alıp, borç veriyordu. Ne de gökteki (uzaydaki) yıldızlar groteskti yalın düşünüşle dikkatini çekse de “yıldızlara sahip olmakla emrine verilmesini dileyip istiyordu”.
İlk yaratılış anlatımı totem alan içinde “üretim ilişkisi nedenle” ortaya çıkmıştı. Yaratılış o şeyleri, o üretim ilişkisine göre olan bağıntısıyla anlatıp adlandırmaktı. Tasnif edip, kategorize etme işiydi. “Daha hiçbir şeyin adı yokken/ Ne demet edilmişti ot/ Ne biçilmişti kamış…” diye başlar “Enuma Eliş” denen ilk yaratılış destanı.
Ön ittifakların ortaya çıkmasıyla ikinci bir yaratılış anlatımı daha dile getiriliyordu. İkinci yaratılış anlatımı da “gruplar arası üretim hareketine bağlı” bir yer yön belirlemesi olmakla birlikte yine üretim hareketi girişicilerini isimlendirme, üretim hareketi girişicilerini gördükleri işe göre isimlendirmeydi. Girişim yaptıkları meslek gruplarını yer, yön ile birlikte belirtmenin tasnif ediciliği ve kategorize etme sürecini belirten yaratmaydı.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta