Yani kişiler emeğine karşılık olandan, fazlasını çalışıyordu. İşte kişi ya da grup kendi doymasından daha fazlasını üretirler. Kendi doymalarından daha fazlasını ürettikleri iki aşamalı bu çalışma "emek gücüydü". Pekiyi ittifak içinde yarın bozulacak, çürüyecek, kokacak olan bir şeyi; kişi ya da grup neden fazla fazla üretiyordu?
Zaten ittifakların nedeni de bu emek gücüydü. İttifakın nedeni de, çürüyecek olanın üretilmesi de; emek değil, emek gücü süreci içinde oluyordu. Bu sihirli durum kişinin ya da grubun doymasına karşılık olan emeği değildi. İttifakın nedeni de emek gücüydü. Eş deyişle doyacağından daha fazlasını üretmeleriydi. Emek gücü; emeklerle ve artı ürün veren bileşik zamanlı çalışmalarla iki aşamalıydı. Kişi emek gücü içinde ilkin emeğinin karşılığını alıyordu.
Sonra da emeğinin karşılığı olandan daha fazlasını alıyordu. Kişi doyduğunun fazlası olan bu buğdayı ittifak ettiği karşı grubun kunduracıların doyması için üretiyordu. Pekiyi de neden? Çünkü derici de buğday üretene, kendilerinin ihtiyacı olandan daha fazla ürettikleri kundurayı (çarığı) üretiyorlardı. Yani ihtiyaçtan daha fazlasını üreten emek güçleri, karşı grupların emek gücü takaslarıyla şimdi artık kunduraya dönüşmenin karşılığı olan ittifaklı oluş, taahhüdüydü.
Kunduracıda kendi tüketeceği kunduradan fazlasını üretmekle, emeğinden fazla olan zamanda emek gücünü buğday üretenler için çalışıyordu. İşte El'in oynadığı illüzyonlu oyun, kolektif bilinçle bilinen bu tarihi nesnel ve somut gerçekliklerin üzerineydi. Yani emeğe değil, emek gücü üzerineydi.
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta