Bir tür yapay ve sömürüye dayalı sekans hareketi kılınan durumlarla sürecin kendi nesnel ölçülerinde sapılmıştı. Bu sapınç, madden ve manen çok büyük kırılmanın saçılma ve savrulmaları, olmasıyla kişilerin topluma olan güven duygusunu sarsıyordu. Köleci süreç temel bağlanım yasaları gereği inşacı süreçle üretim hareketini yaptırıyordu. İş paylaşma aşamasına geldiği zaman durum değişiyordu.
Paylaşım aşamasında kölenin emeği yine kölenin doyması oluyordu. Bu zaten zorunluydu. Efendinin keyfi (iradesi) üzerinde olan bir gerektirmeydi. Eğer köle on birim iş üretti ise ve bu on birim işin bir birimi kölenin doyması oluyorsa; geriye kalan 9 birim emek gücü mülk sahibinin hakkıydı! Görüldüğü gibi süreç kendi ekseni çevrimiyle üretim hareketine tutuşuyor. Nesnel oluşa göre üretiyor. Ama bunu efendi sahipliği kaygılı bakış açısı içinde, paylaştırıyordu. Bunu bu şekilde derli toplu ortaya koyup, söyleyen ve bunu böyle meşru eden anlayış ta El mana anlayışıydı.
Kişilerdeki emek (kas) gücü, yine kişilerdeki farklı tür gereksinmelerin karşılanmasına bir gerektirmeydi. Farklı kullanım değerleri üreten emekler birbirine karşı bir değişim hareketi ortaya koyuyorlardı. Birbirleriyle değişilir olan bu emek güçleri kişinin doyduğundan (sağlamasından) fazla olduğu için; fazla olan kısım (emek gücü) karşı taraftaki emek gücüne denk düşen karşılamayla bir bağ enerjisi ortaya koyuyordu.
Bu bağ enerjisinin yönetim merkezi, kolektif akıl olan kolektif sözleşmeydi. Bu kolektif akıl ( taahhüt) ezberlenip öğreniliyordu. Ezberlenene ve öğrenilen taahhüte göre hareket eden ve süreci bu hareket çevrimiyle yönlendiren otoriter yönetim, böylece ortaya çıkıyordu. Oluşan bu tür bağ enerjili üreten hareket, nesnel ve öznel oluşun diyalektik süreciydi.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta