Ve dahi bir köleye; "Sen niye bu El'e göre davranma ve saygılıma içinde değilsin" denmesinin hesabı sorulamazdı. Kaçak bir köleye başka bir El (efendi) sahip çıkamazdı. Kısacası biatiyle kendi El'ine iman ahdi vermiş bir köle; o ahit seni olduğu El'e iman edip, o El'e göre davranmakla yükümlüydü.
Her öğreti gibi El mana anlayışlı inşanın içinde sözlü ve eylemli biat biçimselliği en öndeydi. Eylemli bağlılık ya da eylemli teslimiyet veya eylemli sığınma vardı. Böylece tevekkül içindeki kulun eylemli oluşunu söz tekrarlarında oluşan mırıltıları takip ederdi.
Kişiler hayli kontrol altında tutuluyorlardı. Bu bağlamla El, efendiye karşı gösterilen tavırlarda kişinin içini dışını biliyordu. Biliyordu da, nedense bu konuda kölenin vaat beklentisine pek icabet etmiyordu. Her bir bay erki olan, her bir El akdi içinde ekseni çevrim aynıydı. Ancak bir El (efendi) karşısında diğer El kutsamasına benzemeyen, her biri tek bir seansta olup biten sözlü ve fiili seremonileri, vardı.
Bu tür benzerlikler içinde benzemez oluşla farklılıklar kul dediğimiz İnanırların kendi El'i (efendisi-sahibi karşısında) türlü türlü söz ve davranışlarla ortaya konuyordu. Bu tarz eylemli saygı seremonisi içinde ayağa kalkma ve ayakta durma (kıyam) türü farklılıklar vardı.
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta