KOKUSU GÜLDÜR KELÂMI BALDIR
ELİF’e bendolup Allâh dedimse (c.c)
Ezelden takdiri hüsnü ameldir
Evvel ahîr kul dinine hadimse
Esmâ ül hüsnası ruhda emeldir
BE’lâ dedik ahdi misâkımızda
Beyanen sapıttık visâkımızda
Becâyiş etmeyen musâhîmızda
Belli ki sâlih-i musaddık hâldir
TE’reddüt, şüpheyi; imân kaldırmaz
Tedavüldeki ahvâli aldırmaz
Tealâllâh emretmezse öldürmez
Temiz olmayanda imân muhaldir
SE’ne; Beş Yüz Yetmiş Beşde nûrunu
Serbülend mevcûdatın umûrunu
Ser efrâz eyleyip beden surunu
Se, Fe, Vav, Lâmelif Mim Ha,Nûn Dâldir
CİM böğründe bir noktadır esasta
Cimrini bilmeyen muhakkak hasta
Cimriliğin yeri nârdır kıstasta
Cimrinin yatacağı yatak saldır
HA sahî kurbanlık iki babadan
Halîkın lütfuyla ta masivâdan
Habibullah eylenince Hûda’dan (s.a.v.)
Hakîkât dehrinde kelâmı baldır
HI’zır ile İlyâs buluştuğunda (a.s)
Hıdrellez deniyor konuştuğunda
Hınzırlar, güruhu savuştuğunda
Hırsız haraminin gözünde maldır
DAL’galanan denizlerin üstünde
Dalgakıran mâni olduğu günde
Dalgıçlar der iken can ümüğünde
Dalacağı acep nasıl bir yoldur
ZÂL’lemeler yer kürede hükümran
Zalimi zulmünde boğacak Ümran
Zaman-ı ahirde ilâhi ferman
Zannı galebeyle rahmeti boldur
RI’zâ i bâri çün sefer eyleyen
Rıdvan ile kullarını yeğleyen
Rıdası üstünde zikri söyleyen
Rızkını tevekkül edecek kuldur
ZE’mahşeri kemâletle pişirir = 1445 de
Zevâli gelince boydan aşırır
Zevil hayat olan eşref şaşırır
Zelleyi ihtiyâr ettiren dildir
SİN’de nokta yoktur yumuşak durur
Sinenler girdiği mahzende kurur
Sininin üstünde sihirbaz yürür
Sini tüketense gün, ay ve yıldır
ŞIN üç noktalıdır Kâf ise iki
Şırınga edince zerkolan neki?
Şırıl şırıl akar derelerdeki
Şırıldayan hayat suyuna daldır
SÂD’ullâh deyince cevabı veren
Sadakatli mü’min sıratı gören
Sâadet bahrine nuru bürüyen
Sâdıktır ahdinde musaddık kuldur
DÂD’ındımı peteklerde ballara
Dadlı polen için düşer yollara
Dadıları müşfik zarif güllere
Dadarak haz feyz-i alanı buldur
TI’rakyadan çıktım Anadoluya
Tıransit giderken uğra Boluya
Tırablus da müslümanla dolu ya
Tırabzan hedefe götüren yoldur
ZI’f İlâhi lütuf Âdem babaya
Zıllullâh ikrâmı Havva anaya
Zınnet iras olan iblis mânâya
Zıll-ı zâil asi mücrime boldur
AYIN gölgesinde gölgelenmekle
Ayı, deve, turna, farklı ördekle
Ayıdan dost olmazmış beslemekle
Ayı, günü, yılı cebine doldur
ĞAYN’anayı kaydırmağa çalışan
Gayın biradere bakıp yılışan
Gayıp gider köpüğüne alışan
Garibin gülünü açmadan yoldur
FE’lekler devreder bidâyetinden
Felâket beşerin cinâyetinden
Fevç fevç olan küfrün fecâatinden
Fenâ fi’l-âşk ile Halîkta oldur
KÂF dağında durur Zümrüd-ü anka
Kafa kâğıdında islâmdır damga
Kalû Belâ’daki açılan banka
Kader defterinde solmayan güldür
KEF’ini almadan pişirilen et
Kefene cep eder nükseden illet
Kefiyesi başında cibilliyet
Kesinkes böylesi islâma soldur
LÂM’ı Cimi yoktur açık kaderim
Lâ yüsel Allah’tır settar-ı Kerîm
Lâ İlâhe illâ sübhân’sın derim
Lâmelif olana ihsânı boldur
MİM Muhammed Nebî Evlâdı Âlî
Mimsiz gönüllere ne yapsın velî?
Mimmâ razânnaküm yetmiş düveli
Mim ile ikrâmı tükenmez maldır
NÛN Nûh-u Nebî’nin sefinesiyle
Nûr dağına inen definesiyle
Nûn’u Ebû Zerr’in kafilesiyle
Nûn dedi meleğe mevtâyı kaldır
VAV’eyla edersin ecel gelince
Vasıl olacaksın hakka ölünce
Vav oldun ana karnına dolunca
Vardığın cennette ni’meti boldur
HE’sap et kaç günde gelebildiğin
Hendesesizlerden alabildiğin
Her kimse arkadaş olabildiğin?
Hevâi hevesatla sâfî öldür
LÂMELİF’sin Yaratan’la Habîb’le
Lâmelifim nûrlu hazik tabîble
Lâmelif üstüne hemzeyi ekle
Lâmelif: geçmekçün sıratı boldur
YE’timi, öksüzü, dulu Yaratan
Yetim Habîbi değildir sıradan
Yetiş de İSLÂMİ: çıkma sıradan
Yeşerten esrârın devâsı baldır
12 Safer 1440 Pazar
21/10/2018
Kayıt Tarihi : 21.10.2018 19:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!