Kokularım, hafızam,
Her kıvrımı beynimin,
Çıkmaz sokaklar, tıkalı yollar.
Anahtarsız kapılar,
Aklımda kilitli,
Siyahın beyazın arası,
Ne kara, ne beyaz,
Alacakaranlık.
Hani iblislerin, cinlerin cirit attığı yer.
Hava, kararmadan, bir ses,
Haydi evlere.
Çocukluğum ve kokularım.
İşte orada onlar.
Yağmur sonrası toprak kokusu,
Sakızdan en büyük balonu yapamazdım,
Ama denerdim, dudaklarımda renkli kokular.
Mızıkam, tükürüklü mızıkam.
Ağızdan, ağıza.
Şimdiki şarkıların, tohumu.
Baba teri,
Sarılmak bir yaz ayında babaya,
Korku neymiş, bilmem.
Cebimde bir tek ondan kalan,
Kirli mendil, dokunmuş alın terinden.
Annem, merhamet heykeli,
Dağlardan yüce, anışlarında ben.
Bin hortlağı, tuz buz eden, hayallerimden kovan.
Sütün kadar beyazdı bulutlar.
Misketlerim, renk, renk.
Çoğu gökkuşağı gibi,
Ama kafalığım, açık mavi.
Gökten, saklarım, hem de gözlerden.
Rüyalarımda, ak sakallı dede.
Okşanmak nedir, ondan öğrendim.
Şekerden ülkeler, gezerdim.
Çitsiz diyarlar, hendeksiz kokular.
Ha duvarları hiç anlamazdım,
Şimdide anlamam.
Bunu, yıkılmış enkaz duvarlarda açan
Gürgen, meşe, çimen,
Öğretmişti bana, eskiden kalan.
Kapıları açıktı, tüm mahallenin,
Teyzeler, amcalar,
Utanırdık, yakalarlardı kaçarken,
Para verirdi bize,
Bazen, ekmek arası peynir.
Bazen, öğüt.
Kokular, kokularım.
Kalmadı sizden, şimdilerde.
Ama hepsi, beynimde bir yerde.
Gezerim ben bazıları,
Eskilerde,
Eskirken hayat, eskirken ben,
Eski diyarlarda, eski kokularda…………
Kayıt Tarihi : 4.11.2019 15:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir zamanlar istanbul, çocukluğum ve kokularım...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!