Suçluyum
Hep suşluyum
Kuş yuvası yüreğim
Hangi kanat çarpsa
Nabzımı artırır onunla uçarım
Hiçbir sınır çizgisi yok beynimde
Ne güzel filizlersiniz
Küçücük park salıncağında savrulan
Yurdun tüm köşelerine köklenen
Şiddet sulamaları yeşertti
Kaç yaş kaç ağaç aşkın hesabı
Gazlandı umutlar
serseri kurşun gönlüm
meteliksizliğimden korkar oldum
düşlerime zincir
ayaklarıma pranga
aşkımı kıran
gündüzlerim yük oldu
Okuduğum kitapta
çizdiğin yerlere bakıyorum
Bir yerde ö l ü m ü
bir yerde mutluluğu çizmişsin
ne garip
Sevginin öznelliğini
Tarih akar
her ne kadar siyah birikse de
okyanuslar sürer üstüne
avuçlarında su
dalga dalga yığılır
dökülen kanlardır gökten
hep birlikte uzanmıştık yıldıza
gökkuşağına bürünmüştük
koparamadan düştük
birbirimizin üstüne
hep beraber bağladı zincirler bizi
kim bilir daha kaç sonbahar yaprakları
Uyuyamadım
Gün kavuşuyor bana
Kent masumiyetinden uyanıyor
Sesler yabancılaşıyor
Ekmek kokusu hissettiğimde
Hamurunda bir emperyal eli belirir
Bir gece vaktiydi
Ne ay ne de yıldız
Çıplak gözümüzün
Öfke saçan sıcaklığı
Yansıyordu boğaza doğru
Bir sinama dönüşü
otomat olmuşuz otamat
sahip olmasını sandıklarımız
çöp birirkintisi sonuçta
çok şeye sahibiz
benliğimizden başka
mevcutiyetindeyiz değerlerin
Öyle dağları falan delemem
Kır çiçeklerini ezemem hani
Yamacında yan gelip yatmak varken
Kızgın çöllerede gidemem
Kutup ayısı ile papaz olurum
Ölemem de ben
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!