Gök devriliyor mavi yeşil kubbelerden, arş kan ağlıyor, yağmurlar göçüyor yine yüreğimden; karanlığın telaş telaş elleri şafaklarımın rahminde bak! Ey felek şuramda parçaladığın ceninlerim çırpınıyor. Cam kesiği sivriltilerinde, kırmızılı; renkli gözlerinden ürküyor gece ki lâl dilleri sus pus melâikelere şeytanın dölünden ölüm yağıyor. Titriyor on birinci koğuşun duvarları, ranzalarda yorgun çatırtılar Ayşe’nin tel tel saçları boşluklarımın çığlıklarından dağılıyor. Bu çıkmaz, bu çukur, labirent, acılarımı dindirecek morfin damarlarıma, Allah’ım ! diye haykırıyor içime masumiyet. Kara, buruşuk suratsız iri iri benli, pis elleri Memnune gardiyanın; kadın mıydı gecenin kör vakti sahi! Göğsüne çöküp çöküp Ayşe’nin ,her çığlığında jopun ‘’jap jop jup ‘’sesinden aldığı hazın yüzündeki hali Remziye karısının. Ahh!Ayşe’nin bedeninde sönen sigaraların köz köz mührü şuramda yüreğimde derinleşen lâv sancılarından akıyor!Gelinciklerimin duruşunda kanıyor asumana dolan bakışları Ayşe’nin!Acıyan soluğuma toprak dolduruyor!...
Direndikçe Kürt İzzet’e bacaklarını ikiye ayıran ana olacak o şeytan azmalarının bedeninden yedikleri kanlı lokmalar, kirpiklerinin uzandığı bucaklara kan sağıyor körpe gelinin.’’Kesiversem kör bir jiletle gırtlağımı yığılsam helaya öyle !Ben Jandarma Komando Er Turgay’ın gencecik karısı!’’ diye düşünüyordu ki gözlerinde ki kararlılıktan duvarlar çatırdıyordu. Kocası Şemdilli kırsalında şehit düştüğünde henüz gebeydi Ayşe! Turgay’ından kalan tek hatırasıydı ona karnındaki doğmamış yetimi. Hayata onun varlığıyla tutunuyor doğacağı günü sabırsızlıkla bekliyordu.Yukarı tarlanın başında sütsüz İsmail ,ne karnındaki bebeğe acıdı ne şehit eşi oluşuna.Ayşe’ye tecavüze yeltendiği esnada, Ayşe yerden aldığı taşı İsmail’in başına vurmuş İsmail kansızını orada geberivermişti.Sütsüz ,şerefsiz ırz düşmanının tekiydi.Kimse sahip çıkmadıysa da leşine jandarma haberi alınca ,Ayşe tutuklanarak ceza evine gönderildi. Böylece ceza evi günleri başlayan Ayşe’nin yaşam mücadelesinde verdiği en zor karanlık günleri de başlamış oldu. Tek tesellisi karnındaki bebeğiydi hapiste eziyetlere zulümlere bebeği için katlanıyordu.İki de güzel dost edinmişti kısa süre içerisinde .Namusuna iftira eden ve yuvasının yıkılmasına sebep olan yakın arkadaşını bıçaklayarak öldürmüş üç çocuk annesi kadersiz Fatma’yla ana kız gibi olmuşlardı.Fatma onu kollar gözetirdi.Birde Nejla ablası vardı. Kendisine sıklıkla şiddet uygulayan eşini, yine kendisini öldüresi dövdüğü bir gün kendini korumak için eşinin başına vurduğu set bir cisimle öldürmüş ,iki çocuk anası garip bir kadındı.Ardında evlatlarını bırakan yüreği yaralı bu iki kadının bu karanlık ölüm çukurunda tek tesellisi Ayşe’nin doğacak yetimiydi. Bebeğin o karanlığa ışık getireceği günün heyecanını yaşıyor o günü iple çekiyorlardı.Koğuş Ağasının bitmek bilmeyen eziyetlerine bebek için katlanıyorlar yarına umutla bakıyorlardı.Güzel bir dostluktu onlar için ,kapalı kapılar ardında herkese nasip olmayan. Ancak, herkes Fatma’yla Nejla kadar iyi değildi. Remziye kadınlar koğuşunun ağası, ömür boyu müebbet yemiş zalim orta yaşlı defalarca hapse girip çıkmış bir suç makinasıydı. Herkesin canını yakmaktan aldığı haz zalimliğine zalimlik katan biriydi.
Avluya çıktıklarında ilk görmüştü Ayşe’yi İzzet Ağa ,erkekler koğuşunun puslu penceresinden. Uyuşturucu sevkiyatından defalarca hapis yatmış cani bir ölüm makinasıydı. Haliyle erkekler koğuşun ağasıda oydu. Remziye ve diğerleri herkes onun emrindeydi. O ne derse orada o olurdu. Gardiyanlar hatta hapishane müdürü dahi onun emrinde çalışıyordu. Söylenenlere göre bazı geceler müdür koğuşa kadın getirilir; İzzet Ağa içi eğlence tertip ettirir ,hapishanenin kuytu bir yerinde Ağayı kadınlarla görüştürürmüş .Tabi durumdan herkes oldukça memnundu .İzzet Ağa hepsini paraya boğmuştu ki paranın satın alamayacağı hiçbir şey yoktu etrafında!
Ayşe güzeldi ,minyon açık tenli renkli gözlü çok genç, hatta çocuk denilecek yaşta bir kadındı. Ailesinin de onayıyla on altı yaşında evlenmişti Turgay’ıyla ki henüz on sekiz yaşındaydı. Ayşe’yi görünce İzzet kudurmuşu çoşmuş, gözleri fal taşı gibi yerinden fırlamıştı.Gebe oluşunun şehit eşi oluşunun hiçbir önemi yoktu, onun için..Çok geçmeden ,Remziye karısına haber saldı baş gardiyanla..Remziye karısı Ayşe’yi yanına çağırdı .Cüretkar üstü kapalı tehditkar bir şekilde Ayşe’ye, ‘’İzzet Ağa seni görmüş beğenmiş ,seninle görüşmek ister, karşılığında seni memnun eder, bak buraların kraliçesi olursun ;gençsin güzelsin akıllı ol ,aksi halde sürünürsün, karnındaki velede de yazık olur !’’diyerek kesesinden çıkardığı bir tomar parayı Ayşe’ye uzattı. Ayşe delirmişti paraları Remziye karısının yüzüne çarparak, yüzüne tükürürcesine Remziye karısına gözlerini dikerek yere tükürdü. Duymamış olayım Remziye abla ,diyerek koğuşa girdi köşesine çekildi..Fatma, hemen yaklaşarak ne olduğunu sordu. Ayşe durumu anlattı.Fatma çok şaşırmamıştı aşağı yukarı isteseler de istemeseler de koğuştaki genç güzel kadınların hepsine sahip olmuştu İzzet Ağa.Çünkü güçlüydü herkes onun emrindeydi..Parasıyla oradaki herkesi satın almıştı.Fatma’yla Nejla , Ayşe’ye durumu anlattı; yalnız başına tuvalete çıkmaması gerektiğini , hatta uyumaması gerektiğini söylediler..’’Mutlaka sana bi şey yapar yaptırır ,aman Ayşe temkini bırakmayalım !’’diye Ayşe’yi sıkıca tembihlediler. Bir kaç gece geçmişti aradan ,o gece gök gürlüyor şimşek çakıyor ,bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Çok dikkatliydiler kaç gecedir neredeyse üçü de uyumuyordu. O gece bir sessizlik kaplamıştı koğuşu, Ayşe birkaç günün sessizliğine aldanıp bir şey olmaz düşüncesiyle, uyuyup kalan Fatma’ya ve o gün koğuşun bütün işlerini yapan Nejla’ya kıyamayıp tuvalete tek başına gitmeye karar verdi. Remziye’nin emrindeki Kezban’la,Rukiye pusudaydı.Hemen sinyal verdiler birbirine, birisi usulca gardiyana haber verirken diğeri Remziye’yle tuvalete gidip Ayşe’yi gaspettiler. Ayşe çırpınıyor, ancak ağzını kapayan Rukiye iri yarı bir kadındı.Güçlü
olmasına rağmen Ayşe’yi zor zapdediyordu. Remziye durumu hemen kontrolü altına alarak Ayşe’nin karnına bıçağı dayadı ‘’sesini çıkarırsan karnındakini delik deşik ederim !’’dedi.Yavrusuna bir şey olmasın diye sustu .Bebeği kıymetlisiydi Turgay’ından kalan hatırası canı her şeyiydi. Fazla geçmeden baş gardiyan Memnune beraberinde Rukiye’yle içeri girdi. Usulca kapıya yaklaştılar Ayşe’yi bir kolunda Memnune diğer kolunda Remziye sessizce koğuş koridorundan çıkarttılar. El kadar kadını ite kalka sürükleyerek sorgu odasına çektiler. O esnada Ayşe yalvarmaya başladı.’’Yapmayın , acıyın karnımdaki sabiye ne olur; sizde kadınsınız ,sizde anasınız Allah aşkına yapmayın!’’diye parçalanıyordu. Ancak Ayşe’nin onca yalvarmasına direnmesine rağmen kısa süre içinde İzzet Ağa içeri girmişti .Yaşlıca ;iri yarı, pis bıyıkları ağzına girmiş ,göbeğinden önünü görmekten aciz ,boğazının altından sarkan bir karış gıdısı ,buruşuk kapkara iri iri lekeli bir suratı, kalınca parmakları ,pisleşmiş elleriyle tam bir eşkıyayı andırıyordu. Ayşe o kadar çok korkmuştu ki yavrucak korkudan altını ıslattı.Çelimsiz bacakları titriyor o masmavi gözleri korkudan yerinden oynuyordu.Tek düşündüğü evladıydı.’’Ne olur yapmayın ,ben şehit eşiyim, Allah rızası için karnımdaki bir şehidin emaneti, ne olur bırakın beni, kulunuz köleniz olayım, ne isterseniz yaparım, ne olur!’’diye feryadediyordu. İzzet Ağanın beraberindeki adam dışarıya çıkarak kapıyı beklerken; Rukiye’yle Kezban da koridoru tutmuş gözcülük ediyorlardı.Remziye cigarasını yaktı, Memnune Ayşen’in ellerini arkasına getirerek bağladı . Ayşe’nin başındaki yazmayla Ayşe’nin ağzını sıkıca kapayan Memnune Ayşe’yi tek hamlede yere düşürdü.O esnada Ayşe çırpınmaya başlayınca, Remziye üzerine çöktü böylelikle İzzet Ağanın işi hayli kolaylaşmıştı .İzzet Ağa körpecik kızın göğüslerini açarak ısırırcasına emiyor; iki acımasız kadının bu vahşete işbirliğiyle, kurbanının bir bacaklarına bir göğüslerine gidip geliyordu. Ayşe delirmiş gibiydi .Ancak, acısı içinde patlamış bir mavzer gibi ,içi kan gölüne dönmüş, o halde hala evladını düşünüyor; gözleriyle adeta yapmayın diye merhamet dileniyor ağlıyordu. İzzet Ağa nihayet muradına ermiş Ayşe’ye sahip olmuştu. Ayşe’nin çırpınışları bitmiş umutları sönmüş ; dününü, bugününü ,yarınını, her şeyini kaybetmiş gibiydi.Her yeri çürükler içerinsin de kalmıştı. Orada per perişan yatıyordu ki dışarıdaki adam elinde ,adam bir çanta parayla içeriye girdi. Remziye’yle Memnune paraları paylaştılar o pis kokuşmuş koyunlarına para torbalarını sokarak Ayşe’yi o halde halde karga tulumba hücreye getirip kapattılar. Ayşe bütün gece kendinden bi haber yığıldığı yerde yatıyordu.
Nihayet sabah olmuş sayım için herkes kalkmış hazırlanıyordu ki ;Ayşe’nin olmadığını gören Nejla ve Fatma büyük yıkıma uğramışçasına, Ayşe’yi arıyor onu soruyor sağa sola saldırıyorlar, Ayşe nerede ona ne yaptınız diye Remziye’nin yandaşlarına sataşıyorlardı. Remziye ve işbirlikçileri oldukça sakindiler sanki hiçbir şey yokmuş gibi ;a Ayşe nerede, arayın bakın sizde, diye yandaşlarına mahsustan talimat
veriyordu! Çamaşırhanede tuvalette avluda hiçbir yerde yoktu Ayşe!. Para hepsini pamuğa çevirmiş haberimiz yok diyor , hatta telaşlanmış gibi Fatmay’la Nejla’yı teselli ediyorlardı. Nejla kapıya vurmaya başladı çıldırmış gibiydi‘’gardiyan gardiyan diye bağırıyordu!’’Gardiyan geldi ‘’ne var ne oldu dedi!’’
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
vatan yüreğiniz varolsun hocam
Okudum...
"Çıldırdım!"
Başka ne diyebilirim ki?
"Parayla doyan, parayla gömülenlere!"
vatan yüreğiniz varolsun hocam
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta