Yalnız çalgıcı,
İnce ve uzun zurnayı üfledi,
Gönül dolusu “of” çekti,
İçindeki tüm sıkıntıları,
Zurnanın son noktasında,
Her nağme de bir hüzün kapladı,
Bir”inilti” yüreğine doldu,
Baykuşlar dallarından uçtular,
Kanatları ile, isyan ettiler,
Yuvalarından ayrıldılar,
Korkarak, bağrıştılar.
.....
Köçekler yavaşça kalktılar,
Ayaklarında ritmik hareketler,
Zeminin uçuştuğunu gördüler,
Parçalar, bir an bütünleşti,
Bir başka çengiler serildi,
Müzik akıp da giderken,
Bu selde, kayboldular gittiler,
...
Bir davulcu, uzun tokmağını,
Tüm gücü ile davula vurdu,
Zurnanın son deliğini üflerken,
Tüm dikkatler orta yerde,
Bir köçek!
Belindeki oymalı mendili,
Her göbek atışında, uçurdu
Uçurdu da gitti,
....
Cumbalı ve oymalı ahşap evler,
Yaylaların yüksek tepelerinde,
Güneşle birlikte, kapılarını açtılar,
Çayın buruk kokusu, genizlere doldu,
Köy meydanına koştular,
Yakılan ateşin ışıkları,
Geceyi bir anda gündüz etti,
Kucak-kucak odunlar,
Dev gibi bir alev yükseldi,
...
Köçek, davul ve zurna
İnsanların bırakmak istedikleri,
Sevinçleri ve hüzünleri,
Paylaşmanın son noktasında,
Ayrı bir coşkuya dönüştü,
...
24/tem/ 03
Cağlar AkarsuKayıt Tarihi : 24.7.2003 11:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!