Üzerimde simsiyah önlük, beyaz yaka
Şilteden dikili çantam, yolum patika
Dokuz yaşında sınıf dört, aklım başımda
Babamı bildiğim zaman tam kırk yaşın da
Buğday tenli, gözleri kahve iri adam
Dürüst, yiğit, mert, güler yüzlü korkmaz adam
Yaptığı iş düzgün, asla söylemez yalan
Gönül incitmez kesmezdi yaş, etmez talan
Hünerli eli tutar balta, yapar sapan
Garipleri doyurur, yardımına koşan
Ömrün kısa, gül yüzün soldu canım babam
Tanıdım, gördüğüm adam o benim babam
Ocak başı, tarla da hep yanı başında
Ondan birkaç hatıra kaldı hafızamda
Zifir karanlık çökmüş ormanın üstüne
Ağaçlar bürünmüş ölüm sessizliğine
Alaca karanlık görünmez patika yol
Baba oğul at sırtın da dehlizde bul yol
Vadi kenarı, dere boyunca koşan at
Huysuzlaştı, adım atmaz inadı tuttu kırat
“Babam, işte ırmak kenarında canavar”
Kulaklarını dikti gözler bize bakar
İlk defa kurdu gördüm, babamla birlikte
Kalbim çarpıyor, aldığım her nefeste
Babam Islık çaldı, vadi de yankılandı
“Sıkı tut sarıl” ata kırbacı şakladı
At acıyla kişneyerek bir den fırladı
Uçarak mesafe kat edip köye vardı..
Güneş tepeden kaybolup karanlık bastı
Duvar da gaz lambası odayı ışıttı
Babam, metal sigara tabakasını açtı
Sigarayı sarıp kor ateşinde yaktı.
Başköşedeki minderi çekip yaslandı
Ağızdan çıkan duman odayı kapladı
Oğul; öğretmen neler öğretti bileyim
Anlat, öğrendiklerini senden dinleyim
Dedim; Tarih’ten Osman Gazi’yi dinledim
Dedem Korkut’tan Deli Dumrul’u belledim
Dede Korkut’tan hikâyeler açıp seçtim
Okudum, beni dikkatli dinledi, şaştım
Birkaç hikâye dinledi, rehavet bastı
Yorgunluktan göz kapağını yumdu açtı
“Oğul; vakit geçti, sabah erken kalkmalı
Kalkıp inek, öküzü merada yaymalı .“
Geldi sonbahar, Eylül ayı hasat günü
Beti benzi sararıp solmuş gülen yüzü
Adı kötü hastalık, tabipler çaresiz
Babam bu illete tutulmuş yatar halsiz
Dostu Halil amca başucuna oturdu
Göz göze geldi, söz edemedi, yutkundu
Can Halil dedi; bu hastalık götürecek
Ömür bitti, ecel geldi, sözüm bitecek
Halil amca; saçları kesip, tıraş yaptı
Gözyaşları yanağından damlayıp aktı
“Babam” atımı eyerle üzengini tak
Hicran acı, ilahi mukadderata bak
Menzil uzak, avcı kurmasın bize tuzak
Alıp götürsün, kavuştursun Hakka Burak
Babamın son sözleri hale kulağımda
Ahir ömrünün son günleri kim farkında
O gün yine taş mektepte, kalbim babamda
Ölüm haberi duyunca yıkıldım masamda
Hızlı adımla koştum baba Ocağına
Çantamı unutmuşum ölüm acısına
Erkek- kadın gelmiş mahşeri kalabalık
Setir de yatar can, ortalık kargaşalık
Yandı yüreğim, söndü ocağım arkadaş
Ana, bacı, kardeş gözlerinden aktı yaş
Ölüme hazır, bekliyormuş koca adam
Kocaman yürekli adam o benim babam
Kulun eceli gelirse kim olur mâni
Emir Allah’ ın hüsnü kabulüm fermanı
Kayıt Tarihi : 8.8.2022 15:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!