Ülkemin huzurunu kaçırdı, Kobani
Kırıp, dökenler, ne kadar? Yabani
Çözüm süreci, nerede kaldı? Hani
Vatanı, cehennem yapanlar zebani
Kobaniyi çıbanbaşı yaptı, hain Esat
Müslümanların yüz karası, beşar kavat
Irak ile Suriye’yi boşalttı, İşid-i zevat
Gelenlere iyilik yap, bul kötülük hey hat
Gün, birlik beraberlik yapma günüdür
Ülkemin kervanı daima yürür, it de ürür
Ne yaparsanız? Yapın, çözüm süreci yürür
İslam’dan uzaklaşanların, fikirleri hep çürür
Türk, Kürt kardeştir. Sakın oyuna gelme
Yürüyen geminin dibini, sakın ha delme
Otobüsü yakarak, kendine beddua ettirme
Kardeşiz, kucaklaşalım, yasalara karşı gelme
10.10.2014
Fikret GÜRSOY www.fikretgursoy.com
ARAŞTIRMACI-YAZAR-ŞAİR-RADYO VE TV PROGRAMCISI
İSTANBULDA BULUNAN BÜTÜN ADLİYELERDE ON DALDA
UZMAN BİLİRKİŞİ- FAHRİ TRAFİK MÜFETTİŞİ- KURS MÜDÜRÜ
Kayıt Tarihi : 10.10.2014 21:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
tebriklerimle.
önce insan olmanın bir dökümüydü.
kutlarım
Şiirin Ruhuna uygun düşeceğine inandığım bir şiirimi ekliyorum, izninizle...
**************************************************************************
Kardeşlik Sözde Değil Kaynaştık Özümüzde
(…)
Var mı düzgün bir yanı, doğruluğu dirliği?
Sorulur mu deveye boynunun eğriliği...
Hakk’ça konuşacaksak; önce özeleştiri!
Adaletin Ruhunda YOK! DOSTLUĞUN HATIRI!
Hukuk Terazisinde hile-hurda olamaz,
Hiçbir sistem zulümle ayaküstü kalamaz!
Bir sakat ruh hâli ki; üstünlük hastalığı!
Kendinden olmayanı sindirme küstahlığı!
Sanıyor ki kendini, her şeyin öz sahibi
Zannedersin cephenin değişmez muharibi
Bir yerde yangın varsa neden SU tutulmuyor?
Söndürmek şöyle dursun, rüzgâr estiriliyor...
Bölücülükten yana şikâyet ediyorsun!
Farkında değil misin? Aynını yapıyorsun...
Ötekisin diyerek durmadan itiyorsun
Bilerek yapmasan da, öyle görünüyorsun...
Araştırıp hâlini; derdin nedir' sordun mu?
Hakk’ça paylaşım için gayrette bulundun mu?
Kardeşin yoksulluğu içine dert oldu mu?
Yürek yangınlarından bir kıvılcım düştü mü?
Öyle bir topluluk ki; ne yaşar, ne yaşamaz!
Böyle yok sayılmayı, hiçbir zümre taşımaz...
Geçmişe sünger çekip, bu günü sorgularsın
Böyle sığ düşünceyle bir yere varamazsın...
Yoksul bırakılana, dönüp dilenci dersin!
Her türlü hakareti kendinde hakk bilirsin...
Dehşetle izliyorum, bir lütuf bahşediyor!
Verdik ya şunu bunu, daha da mı istiyor (?)
Bir anlık bile olsa niçin düşünmüyorsun?
Neden alan değil de; veren sen oluyorsun?
Sonra da pervasızca; çok şey verdik diyorsun!
Kendini bu ülkenin sahibi biliyorsun...
Kimin Hakkını kime sadaka veriyorsun!
Kibirli eda ile hem, caka satıyorsun...
Karşındaki, kardeşin! Besleme mi görürsün!
Her işte Aslan Payı hep kendinde bulursun...
Neden anarşi doğar kardeşler arasında?
Aranmalı sebebi akında, karasında...
Bu kadar zor bir iş mi? 'BEN' değil de, 'BİZ' demek?
AYNI HAKKLARA SAHİP OLDUĞUMUZU BİLMEK...
Hain varsa ki; vardır, emeli ayrıştırmak!
Fakat neden, işini böyle kolaylaştırmak?
Topyekûn mimleyerek, için-için bilenmek!
En ufak ses tonunda tansiyonu yükseltmek...
Öyle nazik konu ki; bir an da kopar bağlar!
Ne arkadaş ne eş-dost, araya girer dağlar...
Ah şu dilimiz var ya, sorumsuz sarf edilen!
Serseri kurşun gibi adres sormadan giden...
Bir başıbozukluk ki Ağzı Olan Konuşur
Söz, söz olmaktan çıkar, kurşunlara dönüşür...
...
Kökten tahlil ederek olaya bakmayınca,
Temelde sorumluyu arayıp bulmayınca,
Davranışta hizmette adalet olmayınca,
İnsanca talepleri yerini bulmayınca;
Bu Sessiz Feryatları bir gün DUYANLAR OLUR!
Senin görmediğini MUHATAP ALAN OLUR!
Kurt puslu havalarda avını arar olur!
KENDİ İNSANİN İLE SIRTINDAN VURAN OLUR
Ailede asayiş, ana babaya düşer,
Sağlamazsan dirliği başkasına lâf düşer!
Büyük mü sayılırsın muhatap almayınca,
On binlerce insanın canına mal olunca...
Değişmezse; bulamaz bu sakat mantık, şifâ
Pamuk ipliğinde mi bu kule bu irtifa!
Bir şüphe mi arz eder kuvveti, sağlamlığı?
Nedendir bu derece, her sel'de panikliği?
Bu öyle bir yapı ki; dayanır âfetlere!
Zemini meydan/okur şiddetli depremlere...
En büyük eksiğimiz algıda farkındalık...
Bakışta düşüncede empati’de sakatlık...
Dağlar taşlar kayalar dayanmaz bu acıya!
Daha ne kadar kurban! Kaç şehit Dağlicaya?
...
Neden çıkar insanlar öz yurdunda dağlara?
Ana baba eş bacı bürünür karalara…
(…)
Hepimizin malumu, bir hikâyemiz vardır,
Keçilerin inadı candan da ziyâdedir…
Oysa hakiki kaptan, gemiyi kurtarandır!
Fırtınayı görmeyen; boş bir üniformadır…
Candan daha kıymetli hiçbir mevhum olamaz!
Can olmadığı yerde kavramlar değer bulmaz!
Kastım savaş değildir, bu apayrı bir dava,
Bu kendi meselemiz, aile içi kavga…
Eğer harici bir el dokunursa yurduma!
Yansır tüm celâlliğim bedenime ruhuma…
Tek yürek tek can olur çığ gibi kenetlenir,
Tarih tekerrür eder, ismimiz perçinlenir…
…
Gâye ayrışmak değil, bütünlenmek, olmalı
Suçluyu sorgulamak hukukçuya kalmalı.
Canın çok acısa da, yargısız infâz olmaz!
Kabile, yapsa bile devletlerle uyuşmaz!
Onlarca can alsa da; yine de linç yakışmaz!
O zaman katillerle farkımız anlaşılmaz.
Vakur ve adâletli davranmak FAZİLETTİR
Sabır anlamındaki suskunluk nişânedir…
Bu demek değildir ki boynumuz kıldan ince!
Ölçüler denk tutulur, bu şuura erince…
Dilde söylense bile, algıda dengesizlik…
Kendini farklı görür, bu yüzden eşitsizlik…
Olamaz hiç kimseden, kimsenin üstünlüğü!
Bunu kâlben söyleyin, gösterin dürüstlüğü…
Eşitlik dilde kalır, hele bir söz söylesin!
Olsa da arkadaşın hatırından geçersin…
Sözün en ağırını hesapsız sarf edersin,
Neden yalnız kendini efendi zannedersin?
Hakk’ı yok hiç kimsenin, kimseyi azarlamak!
Kölelik yok ülkemde! Hakkıdır hür yaşamak...
Biri, bir diğerine dikte ederek değil;
Kâlp, olmalı mutmain; ZORAKİ KABUL değil...
Sınırsız savunurken dilini, benliğini;
Nasıl yok sayıyorsun kardeşin kimliğini!
Neden bu mecburiyet? Sana tekmil verecek...
Vatana sevgisini her gün ispat edecek (?)
...
Annelik yüreğimle rahatsızım durumdan!
Onlar hepsi evladım; olmasa da kanımdan...
Her şehit haberinde bir parça kopar benden!
Kerpetenle çekilir canımdan, ciğerimden!
...
Görmezlikten gelemem! Ölüm olsa ucunda,
O kimin çocuğudur? Heder olan, dağlarda...
Ne şu’cu, ne de bu’cu, insan olarak bakmak,
NASIL BU YANLIŞ YOLA SAPTIĞINI ANLAMAK...
Ne yapsın anne baba? Bir çocuğu askerde,
Titreyip durur CAN’I, bir diğeri dağlarda...
Öz be öz iki kardeş, bekleşiyor pusuda!
Yarabbi, bu nasıl hâl! Ateş akar damarda...
...
Sıkıntının sebebi herkesçe biliniyor...
Çözümü kabil iken; ne canlar veriliyor...
Yeter! Durdurun artık! Bıçak Şah Damarında!
Hâlâ idrakten yoksun, dolanır kıyısında...
…
Arama başka yerde dert varsa, şifâ bizde
Zehir de, panzehir de, mevcuttur dilimizde...
En onulmaz yaranın ilâcı gönlümüzde!
Kardeşlik sözde değil, kaynaştık özümüzde...
21.10.2011
Metanet Yazıcı
TÜM YORUMLAR (12)