22 Ocak - 13 Şubat 2007 tarihleri arasında Kanal D Ana Haber Bültenlerinde Mehmet Ali Birand’ ı izlerken bulduğum yanlışlar aşağıdadır:
1) Mehmet Ali Birand’ ın her akşam yaptığı bir hata: Şimdiki zaman kipine ait, “-iyor” ve gelecek zaman kipine ait, “-ecek, -acak” eklerini İstanbul Türkçesiyle okumayarak, sanki izleyicilerle sohbet ediyormuş havası vermesi…
örnek: diyo, yapıyo,koşuyo,geliyo,vuruyo…
geççez, gitçez…
2) “Yarın” ve “hayır” sözcüklerini a harflerini uzatarak söylüyor. Oysa doğrusu; hiçbir harfi uzatmadan “yarın”, “hayır” demek.
3) Birand, bazen, dolaylı tümleç yerine belirtili nesne kullanıyor ve bu cümleyi anlamsız yapıyor.
örnek: “Neler anlatacaksın bizi oradaki izlenimlerini ver.”, diyor. Burada demek istediği şu, “Bize neler anlatacaksın, oradaki izlenimlerini ver.”. Bir başka örnek; “Bakın iddialar kimi uzanıyor…”. Burada da demesi gereken, “Bakın iddialar kime uzanıyor.” olmalıdır.
4) Bazen de belirtisiz nesne yerine belirtili nesne kullanıyor. Diyor ki, “…nerede olduğunu da bilinmiyordu.”. Burada hatayı düzeltmek için iki şık var: Birinci şıkka göre, “olduğunu” kelimesi yerine “olduğu” demek… İkincisine göreyse, fiili etken yapmak; “…nerede olduğunu da bilmiyorlardı / bilmiyorduk…”, demek.
5) Mehmet Ali Birand, Türkiye’deki krizle ilgili bir haber vereceğini söylerken çok anlamsız bir cümle kuruyor: “Şimdi krizin ayak seslerine geçelim.”. Bu haberin içeriği, tabi ki “krizin ayak sesleri” değil.
6) Birand, bir suikastın zanlılarına dair tahminler olduğunu belirtmek isterken; “Bütün önemli zanlıları…” diyerek, zanlıları önemli ve önemsiz olarak ikiye ayırıyor.
7) Bir haberde Ankara İtfaiye’sinin yaptığı çalışmadan söz edilecek: “Ankara Etfaayesi” diyor.
8) Birand’ın yaptığı hatalara bir tane daha: bu sefer noktaları, virgülleri; hiç beklemeden okuyor ve iki ayrı haberin son ve ilk cümlelerini bağlamış oluyor.
örnek: “…sessiz maçlara hazırlanıyor(.) Brezilya’daki polis…”. Bir noktayı okumaması yüzünden, maçlara hazırlananın Brezilya’daki polisler olduğu sanılabilir.
9) Birand bazen o kadar uzun cümleler kuruyor ki, kendisi bile unutuyor öznenin ne olduğunu, böylece yüklemi de alakasız bir şekilde farklı kişiye çekimliyor.
örnek: “Kanal D Haber (…) yaptık.”, diyor. Burada “yaptı demesini beklemez miyiz?
10) Birand, borsa hakkında konuşurken bir ara “Erö” diyor. “Avro”yu, “Yuro”yu duyduk ama “Erö” yü duymadık.
11) Birand, Ana Haber Bültenini kapatacak ve bir sonraki akşam kimseye randevu vermememizi isteyecek. Yine şaşırıyor ve: “Kimselere randevu verin, yarın akşam beraber olalım.”, diyor. Hem kimseye randevu vereceğiz, hem de beraber olacağız…
12) Birand galiba insanların İngiliz, Fransız, Türk, vb. Öğretmeni olamayacağını bilmiyor. Diyor ki: “42 yaşındaki İngiliz Öğretmeni Muntaza Barut…”. Tabi ki de Muntaza Barut’un “İngilizce” Öğretmeni olduğunu söylemeye çalışıyor.
13) Birand, 1. çoğul kişinin iyelik eki olan “-imiz,-ımız” eklerinin ilk harflerini yutuyor.
örnek: İlişkilermiz, konuştuklarmız, gördüklermiz…
14) Bir başka hata daha yapıyor Birand. Herkesin yaptığı gibi, Türkçenin, “yazıldığı gibi okunan” bir dil olduğunu sanıyor o da. “Başlayacak” diyor oysa bunu “başlıyıcak” gibi okuması gerekir. Aynı şekilde, “başlıyıcak” diye okuyup da öyle yazmak yanlış olur. Ayrıca, “sanmıyın ki” demek de yanlış olur; burada dar ünlü kullanımına gerek yok ve “sanmayın ki” diye okunup yazılabilir.
15) Bir yerde de şöyle bir laf geçiyor: “Başbakan da kızdığı göründü.”. Biz anlayabiliriz bunun “başbakanın kızdığını” anlattığını. Yine de cümle şöyle olmalıydı: “Başbakanın da kızdığı görüldü.”.
16) Bir kere de şöyle dedi: “… o da çok daha zor.”. Burada dikkati çeken şey; “da” ve “daha” sözcüklerinin aynı kutuplar gibi birbirini itmesi. “Da” yerine “ise” sözcüğü kullanılabilir ya da “daha” hiç kullanılmaz.
17) Sizce “süreç” başlayabilir mi? Mehmet Ali Birand’a göre başlayabilir ve “…süreç başlayacak” denilebilir oysa süreç zaten bir şeyin olma süresidir. Sonuçta, başlayabilecek olan şey süreç değil, süredir.
18) Çevrenizde, “K” harfinin “ka” diye; “H” harfinin de “ha, haş, aş” diye okunmasının doğru olmadığını söyleyenler hiç yok mu? Sizin olabilir ama Mehmet Ali Birand’ ın yokmuş anlaşılan. Bunu, CHP’ den bahsederken “cehape” diye okumasından anlayabiliriz.
19) Bir yerde de şöyle bir şey geçiyor: “Yeniden meclisteyiz bu kez.”. Bir şey anlatılırken nasıl hem “yeniden” hem de “ilk kez, daha öncekilerden farklı olarak” anlamına gelen “bu kez” kullanılıyor? İkisi bir arada kullanılamaz.
20) Bir başka yerde de bir tamlamanın ortasına “tabi ki” getiriliyor. Söylenen şu: “Soruların nedeniyse İçişleri Bakanı tabi ki Aksu.”. Böyle denince sanki birden fazla “İçişleri Bakanı” varmış gibi geliyor oysa burada denmesi gereken: “Soruların nedeni tabi ki İçişleri Bakanı Aksu.”
21) Bir haberde, Ankara’da sarhoş bir taksicinin ailesiyle birlikte polislere yaşattıkları anlatılıyor. Birand da, haberi sunuyor ve en sonunda şöyle soruyor: “Sarhoş taksiciler daha çok neden Ankara’ dan çıkıyor? ” Burada “neden” ve “daha çok” sözlerinin yer değiştirmesi gerek, yani “Sarhoş taksiciler neden daha çok Ankara’dan çıkıyor? ”, olmalı.
22) Birand’ın bir haber sunucusu olarak söylediği bazı şeyler var ki, ona yakıştıramıyorsunuz. Örneğin, konuşmasında o kadar çok “ııı,eee,ıım” diyor ki, bazen; nasıl olup da ana haberleri sunmasına izin veriliyor diye düşünüyorum. Örneğin, “Yalnız (ııııı) Dink suikasti mi? ” diyor. Tabi araya bir “ııııı” koyduğu için, bir tane daha suikast olduğunu anlamayıp “yalnız” sözcüğünün “ama” yerine kullanıldığını sanıyoruz.
23) Ayrıca Birand, Anadolu Türkçesiyle değil de İstanbul Türkçesiyle konuşması gerektiğini unutuyor bazen. Örneğin, diyor ki: “Bu böyle biline”. Bunu, “Bu böyle bilinsin.” diyerek düzeltemez mi sanki?
24) Oturduğu yerden de, okuması için geçirilen yazıyı da okuyamıyor bazen. Bazen de yazının gelmesini bekliyor, uzun süre susması gerekiyor. Buna sebep olan da hızlı konuşması. Hızlı konuşması bir çok olumsuzluğa neden olabiliyor; cümlenin en gereksiz yerlerinde acayip vurgular yapabiliyor. Bazen de sözcükleri birden indiriyor. Örneğin: “...301’den (susuyor ve gözlerini kapıyor; sesini daha da yükselterek devam ediyor) yargılanmaya devam etti.”
25) Bazen de yazının gelmesi gecikince heyecanlanıp masasının üzerine abanmaya, eline bir kalem alıp sallamaya başlıyor. Örneğin: “…tam 35 saat sonra (duruyor ve gayet meraklı bir ifadeyle kameraya bakmaya başlıyor ve sanki birden anlamış gibi, masasından inip koltuğuna geri dönüyor) kurtarıldı.”
26) Bir yerde de karışık bir şey yapıyor: Muhabir Erhan Karadağ’a teşekkür edecek ve Hrant Dink ile ilgili olan haberine geri dönecek. Dediği şey şu: “Ekrant çok teşekkürler…”. “Erhan” ve “Hrant” isimlerinin ortalamasını almış sanki…
Daha farketmediğim bir sürü hatası olabilir Mehmet Ali Birand’ın, çünkü çok kısa bir süre boyunca bu kadar eleştirel baktım söylediği sözlere. Seyirciyi, kendisinin yaptığı yanlışlardan dolayı, haberleri dinlemekten soğuttuğunun farkına varır belki bir gün…
Elif GÜR
İlköğretim 8.Sınıf Öğrencisi
Kayıt Tarihi : 18.2.2007 21:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kızıma, Türkçe öğretmeni tarafından verilen bir ödev bu, sizlerle paylaştığım...haberleri izlemeye bizler bile dayanamazken,çingene kızımın pür dikkat kesilip bulduğu yanlışları, esprili bir dil kullanarak anlatması benim gibi öğretmeninin de çok hoşuna gitti ve en yüksek notu aldı doğal olarak...gösterdiği azim sahip olduğu sorumluluk duygusu ve başarısıyla beni hep gururlandırdı...bundan sonra da duyacağımdan eminim...O' nu onore etmek istedim...hepsi bu... kim bilir; çocuklarımızdan öğreneceğimiz daha ne çok şey var...?
Sevgili Cingene ben Turkce uzerine konusuyorum ya, kusuruma bakma, herhalde senin ana dilin Turkce degil. Keske senin ana dilini bilseydim de o dilde(Kurtce, Zazaca? Hangisi) yazisabilseydik.
Konuya gecelim. Bu M. A. Birand g'b'ler' aslinda cok cahil insanlardir. Ama duzenin kollarinin altinda yasadiklarindan kosebaslarinda onlar var hep. Ne yazik degil mi? Sevgili Cingene sen bilirsin mutlaka Turkiyeyi asagi= yukari 40 yil Demirel denilen biri yonetti. Bu adamcagis kabak kafali biridir ve Turkcenin simdiki zaman siygasindaki 'r' sesini yutarak(geliyor demez geliyooo der) konusurdu tipki atalari Ingilizler gibi.
Canim benim Mehmet amcan sana kangurulu bir hediye yollamayi cok arzuluyor ama, nasil yollayacagini henuz cozumleyemedi. Kanguru uzerine neler biliyorsun bakalim. Kanguru benim ulkemin semboludur. Dersleriyin basarili oldugunu biliyorum. Daha da basarilar diliyorum. Sen gelecegimizin basarili, buyuk bir sahsiyeti olacaksin....
'Zımbalama ile Takdir Belgelerim zedelenmesin' diyorsa, ataçla iliştirin lütfen.
Onlar kadar değerli.
(Yazım hatası yapmamışımdır inşallah).
-Ayraçlı cümlelerle nokta, son ayracın sonuna mı konulur, yoksa son ayraçtan önce miydi? Unuttum.
Elif yardıma ihtiyacım var:)
Elif
Kemâl-i insafla şakıyacağım,
Yaşayan Leyla mı bilmem ki Elif.
Her gece ruhuma okuyacağım,
İnkişaf etmese olmam ki Elif.
Bütün sıfatların tüm sergisini,
Yunus Emrelerin aşk türküsünü,
Tıbbiye bakışı ve görgüsünü...
Sensiz gurbet elden gelmem ki elif.
Dün rüyamda gördüm nazlı resmini,
Yıldızlara sardım astım ismini,
Yağmurlara sordum yoksa küstü mü?
Yağmurlar gözyaşım silmem ki Elif.
Utandım yutkundum bak yüzüm kara,
Sensiz Lokman gelse geçmez bu yara,
Kendimi atarım vallah Hazara,
Yesinler yunuslar kalmam ki Elif.
Elif doğruluktur Kuran hazine,
Elif nazlanıyor bakmaz gözüme,
Elif gül diyorum bir kez yüzüme,
Elifsiz gülemem, gülmem ki Elif.
Rüyada buluşsak gelsen bu gece,
Rengârenk bakışsak gülsen bu gece,
Yaşımı saçınla silsen bu gece,
Ümitle yaşarım ölmem ki Elif.
Micingirt kurudu yaşım masamda,
Yüreğim ağlıyor ağlamasam da,
İzmit'ten Bakü'ye selam desende,
Sahipsiz selamı almam ki Elif.
15.06.2006 Bursa
Ömer Ekinci Micingirt
Zamanımızda kaç insan haber içerikli, tartışma olan proğramları izleyip dinliyor...
Kızınız sadece izlemek ve dinlemekle de kalmayıp binlerce kişinin izlediği dinlediği ünlü birinin ağzından çıkan kelimelerin doğruluğuna ve yanlışlığına dikkat kesiliyor... yanlışlarını seçebiliyor...
Gitgide bozulan dilimizin böylesi kişilerde de görülmesi hepten kayıp bizler için geleceğimiz için...
Belki ben, sen, o bu hataları yaparız ve yadırganmayız ama böylesi insanların yadırganması doğal.. İlk başta güzel türkçemizin bunlar tarafından korunması gerekirdi..
Öncelikle kızınızı sonra da böylesi bir evlat yetiştiren anneliğinizi kutluyorum...
Sevgilerim her iki yüreğe de
TÜM YORUMLAR (39)