Kızım,
yüzün ay'a küsmüş
çil dolu ve meraklı
bembeyaz duruyorsun...
Kızım,
yanağına dokunan
acımı hissetme sakın.
Buradan gideceğiz,
artık gitme vaktidir,
bizden gidenler yetmiştir artık.
Kızım,
ben denizi neden severim bilir misin?
Onu ilk gördüğümde vurduğum tokat nedendir...
Kızım,
olsaydın eğer
sana deniz diyecektim
adını denize,
denize adını verecektim.
Gelmedin kızım...
Kınalı ellerini
bağrıma hapsederdim oysa ki...
Oysa ki,
saçlarına kırları getirirdim...
Koklar, elime dolaştırırdım.
Kızım,
olsaydın ne derdin bilmiyorum.
Ama şu sıralar çok iyi değilim.
İçiyorum,
ama inan sen olsaydın hiç içmezdim
ve gitmek için bilet almazdım
tren garından...
Kızım,
denizim,
mavim,
göğüm...
Kınalım,
ellerin ceylana değer
nasıl bir bedel ödesem
ve sen gelsen...
Kızım,
sana söylüyorum,
deniz sen anla!
Ben denizi seviyorum,
konuşuyorum
senmişsin gibi.
Ama demezdim kızım,
olsaydın demezdim...
Yenilmezdim.
Olman için
geri kalan ömrümü vermeye,
siyah saçlarımı un etmeye razıyım...
Kızım,
sana söylüyorum,
gideceğiz buradan.
Ben ellerimi uzatınca
sen de uzat,
sen de düş peşime
öyle bir gel ki
denizi unutayım...
Şimdi sancılar içindesin,
biliyorum.
Sana gelemiyorum
bilirsin,
insan yakın olsada çok uzaktır bazen.
Kızım,
sana söylüyorum,
deniz sen anla!
Titriyorum,
başka bir acı
kesmiyor beni.
Sende duruyorum,
denizi özlüyorum,
özlemim dinmiyor.
Ama ellerini hayal ediyorum,
susuyorum...
Neden vurdum denize biliyor musun?
Sana benzediği için,
her şeyi,
herkesi sevdiği için...
Kızım,
bana kızma
gücenme olur mu?
denize döküyorum içimi,
sana döküyorum...
Kızım,
benim belirsiz yanım
sana çiçekler bırakıyorum yine,
sürmeli ellerimle...
Uzatıyorum onları
tut ucundan gidelim diye...
Kızım,
sana söylüyorum, deniz sen anlat...
Kayıt Tarihi : 15.12.2006 14:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.