Sabah güneşinin güne öfke kustuğu saatler,
Üç kafadar tabana kuvvet çıktık yola,
Niyet Üçyol’dan Kızılçullu deresine yüzmeye,
Dere deyip geçmeyin derin etrafı yeşillik ve serin
Renk koku çoluk çocuk neşe kahkaha burada,
Güldük oynadık şakalaştık yüzdük gönlümüzce,
Tarihi su kemerlerinden dereye atlama yarışı,
Kıyıda uzanıp güneşlendik şekerleme yaptık.
Acıktık, tükürük köftesinin tadına baktık üstüne
Üç kişiye yirmi beş kuruşa bir gazoz patlattık,
Zamana bir çalım attık düştük uygun adım yola,
Tarihi su kemerleri ile Kızılçullu geride kaldı
Çok konuştuk, tempo yaptık yorulduk susadık,
Bir sokak çeşmesine çekincesiz ağzımızı dayadık,
Akan çeşme akmaz olmuş kurumuştu şansımıza,
Emdik, emdik nafile bir katre su değmedi dilimize,
Yukarıda yücelerin yücesi acıdı üç sabinin haline,
Bardaktan boşanan yaz yağmuruyla ıslandık.
Ayaklar yorgun ev yolu uzun, tozlu taşlı patikalardı,
Zaman daralıyor üç yaramaz üç buçuk atıyordu,
Düşüyor kalkıyor canımız acımıyordu sanki,
Nihayet Üçyol görüntü güneşsiz göğün altında,
Üç yaramaz üç kafadar buraya kadar dedik;
Evli evine köylü köyüne iyi de evliyi evde kim,
Köylüyü köyde kim bekler, nasıl bekler !
Benim yolum kapı yerine bahçeye yöneldi.
Heykel gibi hareketsiz, bakışları ürkünç babam,
Elinde dayak cennetten çıkmanın en etkin aracı,
Kızılcık sopası, kaçacak delik yok eller yukarı!
Artık çok uzaklardayım uzağın en uzağında, ötesi yok;
Seyreyliyorum şimdi çocukluğumun sinemalarını…
Kızılçullu’da Üç Yaramaz’ın maceraları bölüm-1
Dinmez ER / Şiirleri / Çeşme / 2020. 07. 05 /
Dinmez Er
Kayıt Tarihi : 5.7.2020 18:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!