KIZILA ÇALAN VEDA
Serin bir ninni camlara dokunur,
Islak saçlar, yorgun rüzgârın izi.
Yanaklarında günbatımının renkleri,
Gizlenemeyen eski bir sır gibi.
Gözlerinde yere düşen düşler,
Toplanıyor suskun bakışlarla.
Raylar uzanır sonsuzluğa,
Yapraklar rüzgârın şifresini fısıldar ağaçlarda.
Tutulan dilek, emanet edilir rüzgâra,
Hayat kucaklaşır umutla.
Arılar kanatlarını saklamış,
Çiçekler zamansız bir vedada.
“Bensiz solacak mı?” dercesine,
Geceye düşer kırık bir feryat.
Güneş süzülür gölgenin kalbine,
Zamanı çizer usulca bir ışık.
Yapraklar salınır ağaçlarda,
Kuşlar unutulmuş şarkıları çalar sazlıkta.
Ellerim boş, kelimeler boğulmuş, içimde fırtına,
Giden sen miydin, yoksa zaman mı?
Aramızda hiç söylenmeyen sözler,
Sanki rüzgârla savrulan yarım bir masal.
Bir vagonun camında son bakış,
Yolculuğun sessiz durağında.
Gözleriyle sildi kalan anları,
Kalbimde yankılanan izlerle.
Yüreğim, telaşlı bir serçenin göğsünde,
Dilimde sözcüksüz bir ağıt.
Saçları, kızıla çalan bir an gibi,
Tenimde yankılanan sonsuzluk hâlâ içimde.
Kayıt Tarihi : 30.7.2025 19:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!