Hayatımın bir döneminde
Kırmızı renk önde
Hayallerimin içinde
Ucunda, bucağında, köşesinde
Rengârenk düşlerimde
Çizdiğim resimlerde
İnsan ilişkilerimde
Dilimin ifadelerinde
Kızartılmış temcit pilavı gibi
Ağızda çiğnenen sakız gibi
Kırmızı ile yatıp kalkmıştım
Başka hiçbir renk tanımamıştım
Kör gözlü, badem gözlü
Sırma saçlı, zülüf döküşlü
Favorileri kulak altı
Ensesi kalın uzun saçlı
Felsefesi entel
İşleri dantel
Günlerin içinden
Başka renkler tanıdım
Bir zamanlar oynadığım körebe
Edince beni sürekli sobe
Yırtıp çıktım kabuğumu
Salıverdim özgürlük tutkumu
Özgürlük, ölümlü insana karşı
Özgürlük, dayatmacı yasaya karşı
Düzen düzen içinde saklı
Dili barış eli silahlı
Günlerin içinde gözlerimi açtım
Güneş ışığıyla çarpıldım
Babam ‘a bire salak oğlum’ dedikçe
Arsızın biri çıkıp ülkem halkına pişkince
“Aptal” diye verip veriştirdikçe
Ne salak oldum ne de aptal
Anladım onların tek derdi kapital
Kendisinden başka yok aptal
Siyasetleri, düşleri, düşünceleri, ideolojileri çıkar
Sadece dillerinde insanlık, saygı, sevgi barış var
Hayat standartları kibirli, entel, dantel sınıflayıcı
Kendilerini efendi yerine koymuşlar halka yukarıdan bakışlı
İşlerine gelince laik, demokrat olan
Kendilerine kurban olanları aydın sayan
Karanlık bir toplumun içinden
Aydınlığı yakaladım ben
Varoş edebiyatı yapıp varoşları bilmeyen
İnsanlık edebiyatı yapıp insanlığı bilmeyen
İşçi edebiyatı yapıp işçilerden tiksinen
Söylemlerin içinden
Gerçekleri ayıkladım ben
Gerçekler çarpıcı, yalın, gören gözlerden
Tarafıma oh, karşı tarafa yuh çelişkisinden
İkiyüzlü riyakârlıkların içinden
Sevgiyi, saygıyı, paylaşımı yakaladım ben
Bugün belediye otobüsüne bindim
Eski mi eski otobüstü bindiğim
Ön camın üzerinde bir yazı vardı
Yazıyı okuyunca aklım şaşkın kaldı
“Yaşlıya, özürlüye yer vermek çağdaşlıktır”
Hangi gerici devirde yazıldı bu yazı bilmem
Yeni çağdaş otobüslerde bu yazı yok artık neden?
Durumlar değişti haberi yok bunu yazanın
Bilmiyor felsefesi değişti artık çağdaşlığın
Çağdaşlar şimdi yaşlıya özürlüye yer vermiyor
“Yaşlıya, özürlüye yer vermek çağ dışılıktır” diyor
Yaşlıya, özürlüye yer veren varoşlar
Eskimiş köhne, geri kalmış, mahalle, şehir ve kasabalar
Yerinden kalkmıyor, aydın, çağdaşlar
Yaşlıyı, özürlüyü görünce burun kıvırmalar
Hey gidi dünya, sen her şeye kadirsin
Dürüstleri bitirir, riyakârları sevindirirsin
“Elhamdülillah bizde Müslüman’ız hayatımızda din olmasa da”
“Elhamdülillah bizde laik’iz dine karşı çıksak da”
“Elhamdülillah bizde demokratız her gün dayatsak da”
“Elhamdülillah bizde çağdaşız her tarafı putlarla doldursak da”
Şimdi renkleri seyrediyorum, hepsini birden
Alı, moru, yeşili, beyazı, kırmızıyı, mavisinden
Hepsi benim rengim, paylaşım, saygı ve sevgiden
“Elhamdülillah bizde, bende dememe gerek yok ki dilimden
Hayatımda ne varsa, odur inancım, aklım, yaşamımın içinden”
İkiyüzlü riyakârlıkları bir kenara ittim ben
Bende olmayanla övünmek gelmiyor içimden
Müslüman’ım deyip, dinsiz gibi yaşayanlardan
Solcuyum deyim kapitalizmin kucağından bağıranlardan
Demokratım deyip darbeci, dayatmacı olanlardan
Hümanistim deyip, insanlık katilliği yapanlardan
Laik’im deyip din istismarcılarından, din düşmanlarından
Her türlü mereti işleyip “içimde kötülük yok” tokluğundan
Bıktım, usandım, yoruldum ben
Kızarttım düşünceleri tavada, çöpe attım ben
01.07.2011 - İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 1.7.2011 00:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ağızda çiğnenen sakız gibi
Kırmızı ile yatıp kalkmıştım
Başka hiçbir renk tanımamıştım
Kör gözlü, badem gözlü
Sırma saçlı, zülüf döküşlü
Favorileri kulak altı
Ensesi kalın uzun saçlı
Felsefesi entel
İşleri dantel
Günlerin içinden
Başka renkler tanıdım
............
U..U........................................
T.......T...................................
L............L..............................
U.................U.........................
Y.....................Y.....................
O.........................O.................
R.............................R.............
U..................................U........
M......................................M... Eyüp Şahan
Nefsime dedim: Eğer onun tahkiri
ve beyan ettiği kusurlar, şahsıma ve nefsime
ait ise; Allah ondan razı olsun ki, benim nefsimin
ayıblarını söyler. Eğer doğru söylemiş ise, beni
nefsimin terbiyesine sevkeder ve gururdan beni
kurtarmaya yardımdır. Eğer yalan söylemiş ise,
beni riyadan ve riyanın esası olan şöhret-i
kâzibeden kurtarmaya yardımdır. Evet ben
nefsim ile musalaha etmemişim. Çünki terbiye
etmemişim. Benim boynumda veya koynumda
bir akrep bulunduğunu biri söylese veya gösterse;
ondan darılmak değil, belki memnun olmak lâzım
gelir.
Mektubat ( 64 )
DENİLMİŞTİR.
MUHABBET VE DUALARIMLA
SELAMLARIM..
Bedri Tahir Adaklı
Kızarttım düşünceleri tavada, çöpe attım ben
Yüreğinize,emeğinize sağlık.
Kutluyorum...
Saygı ile...
Kutluyorum çalışmanızı, emeğinizi...
TÜM YORUMLAR (11)